Şuanda 18 konuk çevrimiçi
BugünBugün319
DünDün1457
Bu haftaBu hafta319
Bu ayBu ay8546
ToplamToplam10218888
Mirasa nasıl sahip çıkılır? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 21 Nisan 2024 08:27


THKO mirası konusunda yapılan tartışmaya farklı yönden yaklaşacağım.

Mirasa sahip çıkmak, 50 yıl önce kim, nerede, ne yapmıştı konusunda konuşmak değildir.

THKO’yu yeniden hayata geçirmek de değildir.

O dönemin teorisini değerlendirmek ve güncelleyerek savunmak demektir.

Mesela Türkiye Devriminin Yolu adlı broşürün yeniden değerlendirilmesi gibi…

Daha önemlisi, THKO –ve THKP-C için de- Kemalist oldukları eleştirisi vardır.

Deniz Gezmiş, Kemalist miydi?

Kemalizmden o dönem ne anlaşılıyordu? Dünya çapında o dönemin özellikleri nelerdi?

6 Mayıs geliyor, bunlarla ilgili konuşmak gerekir.

Yıllardan beri herkesin kendi Deniz Gezmiş’i bulunuyor.

CHP’lilerin de, ulusalcıların da kendi Deniz Gezmiş’leri var.

Deniz Gezmiş’e, bir örgütün bu en tanınmış kişisine sahip çıkmak, O’nu idamı için oy kullanmış CHP’lilerden ayırabilmek demektir.

Bunları yapabiliyorsanız, geçmişe sahip çıkıyorsunuz ve dahası onu bir şekilde sürdürüyorsunuz demektir.

1960’lı ve 1970’li yıllar değişik ülkelerde ilerici subaylar dönemidir.

Ordunun bir bölümü emperyalizme, sömürgeciliğe, faşizme karşıdır.

Mısır’da Nasır dönemi mesela…

Portekiz’de ordunun 1974’te Salazar diktatörlüğüne son vermesi gibi…

Ordunun subay kademesi tek görüşü temsil etmez; sosyalizme yakın olanı da vardır, sağcı olanı da vardır, liberal olanı da…

Toplumda ilerici ve gerici güçlerin örgütlenme durumuna göre ordu içindeki güç dengesi de şu veya bu yönde gelişir.

Son videomu, 50. Yılında Portekiz’de Karanfil Devrimi’ni izleyin.

Bu ülkenin tarihinde önemli değişiklikler olur ve bunları gerçekleştiren öncelikle Silahlı Kuvvetler Hareketi’dir.

Sonraki yıllarda ne oldu, bunu gelecek videoda anlatacağım.

Portekiz Komünist Partisi’nin Silahlı Kuvvetler Hareketi’yle yakın ilişki içinde olmasından cuntacılık çıkaramazsınız.

Sosyalist bir örgüt bulunduğu ülkede mutlaka ordu içinde de örgütlenmelidir. Hele de ordunun ülke tarihinde özel bir yer tuttuğu Türkiye gibi ülkelerde bu özellikle önemlidir.

Bu ülkenin tarihinde THKP-C’nin ordu içindeki örgütlenme düzeyinin yanına bile yaklaşabilmiş başka sosyalist bir örgüt yoktur.

Kemalizmle ilgili görüş geliştirmeden bu genişlikte bir örgütlenme mümkün değildi.

Kemalizm Türk burjuvazisinin ideolojisiydi ama bütünsel değildi.

Bunun sola açık bölümüne oynamanın neresi yanlıştır?

Unutmayalım, o dönem dünya çapında 68 hareketi vardı.

THKO’nun o dönemki görüşlerini güncelleyerek durumu inceleyin.

Neler değişmiştir, neler değişmemiştir; bunları açıklayın.

Geçmişe sahip çıkmak budur.

50 yıl önce kim ne yapmış, tartışmak değildir.

Bunu yaparken şu veya bu kesimin etkisinde kalmayın.

Size Kemalist mi diyecekler; desinler.

Ne kadar çabalansa Öcalan kadar Kemalist olunamaz.

“Misakı Milli’yi birlikte genişletelim” sözü kendisine aittir.

Hiçbir sosyalist böyle bir talepte bulunmamıştır.

Misakı Milli bitmiştir; eskisi yoktur, genişlemiştir ve bu genişlemeyi de sürdürecektir.

Bunun için Barzani’ye müttefik olarak ihtiyaç vardır, Kürtlerin kalanına ihtiyaç yoktur.

Neyse, konuyu dağıtmayalım…

Tarih sürekli yeniden yazılır.

Bugünü belirleyen, geçmişi de kendi anlayışı doğrultusunda düzenler.

Olaylar değişmez ama yorumları değişir.

Bu da geçmişin yeniden oluşturulması demektir.