Şuanda 26 konuk çevrimiçi
BugünBugün846
DünDün2300
Bu haftaBu hafta11461
Bu ayBu ay44160
ToplamToplam10206214
Postmodernizm çalışmak PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 27 Mart 2024 20:49


Almanya’da paskalya bayramı başlıyor; Cuma-Pazartesi tatil ama tatil bugünden başlamış sayılır. Kamboçya’yı yazmaya başladım ve önümüzdeki beş günde epeyce ilerlemeyi düşünüyorum. Ek olarak postmodernizm çalışacağım.

Bizde postmodernizm yorumları körün fili tanımlamasına benzer; eline neresi gelirse artık…

Bilmediğim bir konu değil ama daha iyi öğrenmem gerekiyor.

Özellikle çağdaş sosyolojide “geç modernizm” belirlemesini içeren epeyce yapıt okudum.

Postmodernizm sanıldığı gibi modernizmden sonra gelmiyor, ikisi iç içedir. Postmodernizm başından beri modernizmin içinde vardır, 1970’li yıllardan sonra ya da kapitalizmin neo liberal dönemiyle birlikte öne çıkıyor.

Postmodernizmin bence en önemli özelliği rasyonellikten uzaklaşmasıdır. Büyük anlatılar kendilerince rasyoneldir ve bunların bittiğini savunmak rasyonellikten uzaklaşmayı da birlikte getirir.

Postmodernizmin iddialarından birisi de bütünselliğin bitişidir ve bu iddia yukarıda sıraladığım diğer özelliklerle birliktedir.

Bütünsel ne kaldı ki, diye sorulabilir.

Modern fizikte bile bütünsellik yok. Görelilik kuramıyla parçacık mekaniği halen sürmekte olan büyük çabaya rağmen birleştirilemedi. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde fizikte bütünsellik vardı, ardından bozuldu ve şimdiye kadar da kurulamadı.

Fizikte ya da doğal bilimlerinde bile kurulamayan bütünselliği sosyal bilimlerde aramayın, bulamazsınız. Bu durumun sonucu bütün büyük teorilerin kaçınılmaz olarak eklektik olmasıdır.

Bu saptamaları 1994’te Sosyalizmin Sorunları adıyla Almanya’da yayına başlayan ve Türkiye’de de basılan bir derginin ilk sayısında –daha yüzeysel olarak- belirtmiştim.

Bütünsel teori yok artık, fizikte bile yok…

Gelecekte kurulabilir, kurulmayabilir de…

Edebiyatta Orhan Pamuk’a türlü çeşitli laflar edenler, postmodernizmin edebiyatta şaheserler yarattığını ya bilmiyorlar ya da bilmek istemiyorlar. James Joyce, Virginia Woolf sayılabilecek olanlardan sadece ikisidir.

Kadının İngilizce basım bütün kısa öykülerini aldım, okumaya da başladım, sonra kaldı… Okunacak başka metinler öne geçti.

Orhan Pamuk’un anlatım tarzlarının iç içe geçtiği Kara Kitap’ı ile Benim Adım Kırmızı’yı özellikle severim. İkinci kitabın Almancası çıktıktan sonra yok sattı denilebilir.

Yine bir türlü yeterli zamanı ayıramadığım edebiyata geldim, canım sıkıldı.

Bu sefer yapacağım demeyeyim ama yapmaya başlayacağım.

Bayram günlerinde sosyal medya faaliyeti zayıflıyormuş.

Ben de kendime 10-14 gün izin vereceğim, video yapmayacağım.

Bu arada solcusundan sağcısına kadar post modernizmi en iyi anlatan kitap olarak kabul edilen Jameson’un “Postmodernism as the cultural logic of capitalism” kitabını yeniden okuyacağım.