Kamboçya ile ilgili olarak yazmaya başlayacağım kitabı Yaşar Özkan’a ithaf edeceğimi daha önce yazmıştım. Başına bu ithafın denenini yazmam gerekiyor. Öyle ya, Yaşar Özkan ile Pol Pot’un ne ilgisi var?

Pol Pot adını ilk kez 1979 yazında Selimiye Askeri Hapishanesi’nde iken duymuştum. Eylem Birliği’nden bazı arkadaşlar takma isim olarak Pol Pot adını kullanıyorlardı. Herhalde basından öğrenmişlerdi. Kamboçya neresi, Türkiye neresi; Pol Pot basında neden yer alsın?

Sanırım 1979’da Vietnam ordusunun Kamboçya’yı işgal etmesi ve Pol Pot’un genel sekreteri olduğu Kamboçya Komünist Partisi iktidarını devirmesi sonucu bu isim basında yer almıştı.

Çok kişiyi öldüren bir tip olarak silahlı mücadele içindeki örgütlerin bu isimden hoşlanmaları anlaşılabilir ama kişi hakkında kimsenin bir şey bildiğini sanmıyorum.

O hapishanede Yaşar Özkan ile birlikteydik. Anlayacağınız Pol Pot adını ilk kez duymamla her gün konuştuğumuz Yaşar arasında çok dolaylı da olsa bir bağlantı bulunuyor.

Kamboçya küçücük bir ülke ama Pol Pot’u dünya tanıyor. Şöhreti çok kötü, nüfusun yaklaşık üçte birini öldürmek –kendisi öldürmüyor tabii ama buna yol açan politikanın önde gelen mimarıdır- az iş midir?

Ölümünün üzerinden 25 yıl geçti ama sadece ülkesinde değil dünya çapında da biliniyor.

Ölmeden önceki vasiyeti –Tayland sınırındaki bir ormanda ölüyor- kendisine mezar yapılmamasıydı. Ormanda gömün!

Kişinin adı yıllarca sonra bile negatif olarak da olsa yaşayabiliyorsa, mezara ne gerek var?

Eminim çoğu kişi Pol Pot’un asıl adı olmadığını bile bilmiyordur.