Şuanda 178 konuk çevrimiçi
BugünBugün1254
DünDün2267
Bu haftaBu hafta6096
Bu ayBu ay3521
ToplamToplam10213863
Büyük bir Alman hastanesinde neler gördüm? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 29 Kasım 2023 00:51


Öncelikle belirtilmesi gerekir: iyi veya kötü tek örnekten hareketle genelleme yapmak doğru değildir. Büyük bir hastanenin tek bölümünü gördüm üstelik. Bunu aklınızda tutarak yazıyı okumanız gerekir.

73 yaşındayım ve ilk kez ameliyat oldum, dahası hastalık nedeniyle hastanelik işim oldu.

Yıllar önce, 24 Ocak 1971 gecesi de Ankara’da adını hatırlamadığım bir hastanede yatmıştım. Bu yatış sağlık sorunları nedeniyle değildi. O gün Siyasal Bilgiler Fakültesi yurdu polis tarafından basılmıştı. Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (DEV-GENÇ)’in dergisi İleri’nin 5. ve son sayısının yazı işleri sorumlusu olarak binada bulunuyordum. Matbaadan gelen dergiler binada depolanmış ve buradan dağıtım yapılıyordu. Aynı zamanda dağıtımdan sorumluydum. Polisle saatlerce süren çatışmadan sonra otobüslere ve jiplere bindirildik. Her tarafım kan içindeydi ve hastaneye kaldırıldım. Tuvalette aynada yüzümü gördüm ve kendimi tanıyamadım. Hurdahaş olmuş bir surat… Geceyi orada geçirdim, sabah savcı birkaç kişi dışında herkesi serbest bırakacaktı. Toplu olarak yurda geri döndük. Kaybolan gözlüğümü aradım, nafile bir çabaydı tabii… Gözyaşartıcı bombaların gazı duvarlara sinmiş olduğu için hepimiz ister istemez ağlıyorduk. Sonra bir taksiye binip eve gidecektim.

Frankfurt’taki büyük hastanede bulunduğum bölümde doktorların büyük çoğunluğu Almandı, az sayıda uzak doğulu kadın doktor da gördüm. Hemşire, hastabakıcı ve diğer personel ise çok ulusluydu. Ganalısından Kosovalısına ve başka ülkelere kadar hemen her ulustan insanlar vardı.

Almanya’da halen her alanda tıbbi personel eksikliği bulunuyor ve dünyanın değişik ülkelerinden insanlar buraya akın ediyorlar. Türkiye’den artan sayıda doktor ve hemşire geldiğini biliyorum ama ben rastlamadım.

Almanya’da tıp eğitimi gören Türkiyelilerin açtıkları muayenehaneler var ama bu başka bir durumdur. Aynısı başka uluslardan doktorlar için de geçerlidir.

Muayene, ameliyat ve sonrasındaki bakım profesyonelceydi.

Tasarruf tedbirleri tıbbı da etkiliyor. Hastanede mümkün olduğu kadar kısa süre tutuluyorsunuz. Ben beş gün kaldım. Bazılarında süre daha uzundu. Mesela aynı odada bulunduğumuz bir kişi bir haftadır buradaydı ve önünde daha günler vardı.

Almanya’da nüfus yaşlanıyor ve bu nedenle de hastane ve dışındaki bakım personeline sürekli ihtiyaç bulunuyor.

Mevsim kış ve hastane özellikle doluydu.

Ameliyattan sonraki geceyi yoğun bakımda geçirdim, kan değerleri hızla normalleşince ertesi gün normal odaya geçtim. Bu servisteki çalışanlar daha yüksek profesyonelliğe sahip gibi geldi ve bu da normaldir. Yoğun bakımda her an her şey olabilir.

Ameliyat sonrası ağrı yaşamadım. Ağrıya karşı serum takıyorlar. 2,5 günden sonra gerek kalmadı. Karnımda basınç vardı ama ağrı yoktu.

Mesajlaştığım birkaç kişi tarafından yöneltilen soru garibime gitti: seni yürütüyorlar mı?

Yürümek, bağırsakları yerine oturttuğu için önemli, üçüncü günden başlayarak yürümeniz gerekiyor. Tamam da, kendiniz yürüyemiyor musunuz, mutlaka refakatçi ya da hemşire mi gerekiyor?

İlk denemede zorlanıyorsunuz, olabilir, az yürüyüp ara verirsiniz. Sonraki denemede daha fazla yürürsünüz, yeniden ara, yeniden deneme ve kısa sürede tek keresinde 500 adıma kadar çıkıyorsunuz.

Aklıma ameliyathaneye girerken duvarda gördüğüm yazı geldi: refakatçiler buradan ileriye gidemez.

Demek gidenler de olmuş, neredeyse ameliyata da birlikte girecekler…

Bunların büyük çoğunluğunun Alman kökenli olmadığına eminim. Mutlaka yanlarında birisi olması gerekiyor, kendi başlarına iş yapmaya hiç alışmamışlar.

İnsan öyle bir durumda olabilir ki yardımcıya ihtiyaç duyar. Bu anlaşılabilir bir şeydir ama her durumda yardımcı aramak gerçekte alışkanlıktan, kendi başına iş yapmaya alışmamış olmaktan başka şey değildir.

Maruzatım bundan ibarettir.