Şuanda 21 konuk çevrimiçi
BugünBugün939
DünDün1270
Bu haftaBu hafta9187
Bu ayBu ay6612
ToplamToplam10216954
Lider dediğin bazan oyuncaktır! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 07 Kasım 2023 09:30


CHP gibi büyük örgütlerde liderin önemli bir çevresi vardır. Buna danışmanları, yardımcıları da diyebilirsiniz. Liderin yerini kaybetmesi, bunların da yerlerini kaybetmesi demektir. Bu nedenle bunlar liderden daha çok lidercidirler. Örgütün yeni lideri, doğal olarak kendi kadrosunu kuracak ve eski kadroya yol görünecektir.

O kadroda bulunmanın getirdiği bazı avantalar mutlaka vardır, bunlar da ortadan kalkacaktır.

Buradan hareketle; Kılıçdaroğlu ilk tur oylaması sonucu kaybettiğini kabul edecekti, çevresi engelledi, belirlemesi normaldir, mantıklıdır. O çevre Kılıçdaroğlu’ndan çok kendini düşünmüştür ve bunu da normal görmek gerekir.

Kılıçdaroğlu gibi zayıf liderler yakın çevrelerinin fazla etkisinde kalırlar, bazen onlar tarafından yönlendirilirler. Lidermiş gibi görünürler, gerçekte ise bir çeşit oyuncaktırlar.

Gerçek liderler iyi bağırıp çağıran, artistik yönü iyi tipler değildir. Gerçek lider, gerektiğinde çevresi ne derse desin, doğru bildiğinde ısrar edendir.

1917 Devriminden sonra Almanya ile acil olarak barış yapılması gerekiyor. Alman ordusu ilerliyordu, Çarlık ordusu neredeyse dağılmış durumdaydı. Barış antlaşmasının şartları ağır bile olsa devrimin geleceği için barış şarttır.

Lenin, Brest-Litovk barışı konusunda merkez komitesinde azınlıkta kalır. Karşısındakileri ikna edemeyince, talebi kabul edilmezse istifa edeceğini söyler. Kimse bunu göze alamaz ve ağır barış antlaşmasının koşulları kabul edilir.

Lenin için esas olan genç devrimin yaşamasıdır, gerisi ikincildir.

Bunu Rosa Luxemburg’un barış antlaşmasına karşı çıkmasıyla ilgili tutumunda da görebiliriz.

Rosa Luxemburg, devrim şartlarının olgunlaştığı Almanya’da doğu cephesinde yapılacak barışın devrimci dalgayı zayıflatacağı görüşündedir, bu nedenle de antlaşmaya karşı çıkar.

Lenin ise şöyle düşünür: Almanya devrimi bizimkinden daha önemlidir. Burası doğrudur. Ama biz devrimi yaptık, Almanya’da ise yapılabilecek midir, bilmiyoruz. Devrimimizin geleceğini ihtimale bırakamayız.

Brest-Litovsk Antlaşması imzalanmasaydı, Alman ordusu ilerlemeyi sürdürecek, gösterilen direnişe rağmen Petograd düşecek ve genç devrim başarısızlığa uğrayacaktı.

Sonraki yıllardaki açıklama “kahramanca direndiler, teslim olmadılar” olabilir. Böyle bir açıklama, kaçınılmaz görünen bozgunu engellemek için zamanında büyük ödün vererek çekilme becerisini gösterememenin gerekçesi olacaktır.

Lenin’e suikastin gerekçesi de Brest-Litovsk’tur. Suikastçi bu antlaşmayı kaldıramayan çok kişiyi temsil etmektedir denilebilir.

Lenin aynı zamanda büyük bir taktisyendir ve O’nu sadece teorik görüşleriyle sınırlandırmak doğru olmaz.

MK çoğunluğuna uymamış, hayati gördüğü bir konudaki kararında direnmiştir.

 

Yıllardır sürdürdüğü CHP başkanlığında Kılıçdaroğlu’ndan bu işin nasıl yapılacağını daha iyi öğrenmesi beklenirdi.