Şuanda 9 konuk çevrimiçi
BugünBugün466
DünDün1521
Bu haftaBu hafta12602
Bu ayBu ay45301
ToplamToplam10207355
Bu kuşak Özal'dan başlar... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 02 Temmuz 2016 08:36


Ülkeye gidip gelen ve görüştüğüm hemen herkesin ortak görüşü şöyledir: öyle bir çıkar dünyası var ki, bu kadar olur. Herhangi bir değer kalmamış, yozlaşma dibe vurmuş, her değere sağladığı çıkar temelinde bakılıyor.

Bu görüş yeni değil… Yıllardan beri hemen her kişiden duymak mümkündü. Ek olarak, facebook ve benzeri iletişim araçlarının gelişmesi sonucu bu alana şöyle bir göz atmak bile yukardaki görüşe ulaşmak için yeterli oluyordu. Yine de insanların somut olarak yaşaması farklı oluyor.

Son örnek: uçağı düşürülen ve öldürülen Rus pilotun ailesine Kemer Belediye Başkanı ev teklif etti. Partisinin bu teklife tepki göstermesi önemli değil, önemli olan pilotun ailesinin teklifi reddetmesidir. Ek olarak, TC hükümeti kendilerine tazminat ödese bile bunu kabul etmeyeceklerini açıkladılar.

Çok sayıda insan için ne kadar anlaşılmaz bir tutum değil mi?

Kemer’de güzel ve parasız bir ev sahibi olmuşsun, neden reddediyorsun?

Ölenle ölünmez; o öldü artık, sen keyfine bak!

“Rusya-Türkiye kardeşliğini savunuyorum” gibi demeçler verseydin, yüklü bir tazminatı da kolayca alabilirdin!

Bu insanlar paranın değerini anlamamış vesselam!

Burası maden kazasında açık ihmal sonucu ölenlerin ailelerinin aldıkları tazminat sonucu davalarından vazgeçtikleri bir ülkedir.

İslam Devleti’nin eylemleri sonucu hayatını kaybedenler de devlete dava açabilirler. Yetkili zevat istediği kadar “güvenlik zafiyeti yoktur” desin; vardır ve bunun sorumlusu makam da en azından yüklü bir tazminat ödemelidir. Yetmez, sorumlular yargılanmalıdır.

Bunu kimse yapmaz, yapsa da sonuç çıkmaz; sonuç çıkacak gibi olması durumunda da parayla anlaşma teklif edilir ve ölenin yakınları da büyük oranda kabul ederler.

“Ne güzel para veriyorlar. Sen parayı almayınca ölen dirilecek mi sanki!”

Zihniyet budur!

Bu insanların Rus pilotun ailesinin tutumunu anlaması mümkün değildir.

Roboski’de katledilen Kürt köylülerin yakınlarının devletin ödemek istediği tazminatı reddetmesi ve yargılama istemelerini anlaması mümkün değildir.

Paradan başka hiçbir değer tanımayan, biraz para için her şeyi yapabilecek olan bu kültür bu iktidar zamanında ortaya çıkmadı, başlangıcı Özal zamanına kadar uzanır. Birikti ve islamla da karışarak bugüne ulaştı.

Ülkenin ekonomik durumu kötü… İnşaattan sonra ikinci sıradaki sektör turizmde yıllık kaybın 15 milyar Dolar olacağı tahmin ediliyor. Turizmdeki kaybı sadece otel ücreti olarak görmemek gerekir. İnsanlar yiyip içer, eşya alır, taksiye biner ve akla gelebilecek başka masrafları yapar.

AKP’nin acele olarak İsrail ve Rusya’ya yaklaşmasının altında bu büyük kayıp yatıyor. Her iki ülke de turizmde gözde ülkelerdi. Ek olarak Rusya’ya büyük miktarda tarım ürünü de ihraç ediliyordu.

İsrail ve Rusya ile yaşanılan hızlı ilişki düzeltmesi en iyi sonuçları bile verse, turizmdeki zararı kapatması mümkün değildir. Türkiye’de tatil yapan Almanların sayısı üçte iki oranında gerilemiş durumda… Hiç kimse ard arda patlamaların yaşandığı ama güvenlik zafiyeti bulunmayan bir ülkede tatil yapmak istemez. Almanya’daki turizm acenteleri Türkiye için yapılmış olan rezervasyonları ücretsiz olarak iptal ediyorlar veya istek üzerine başka bir ülkede tatil imkanı sunuyorlar.

İç turizm gelişsin diye dokuz gün yapılan bayram tatili ancak küçük bir çözüm olabilir.

Türkiye’nin turist kaybından en fazla yararlanan ülke ise Yunanistan. Mültecilerin bulunduğu adalar dışındaki alanlardaki turist sayısında büyük artış var. Bu yıl Yunanistan’a 25 milyon turistin geleceği planlanıyor. (Ülkenin nüfusu 11 milyondur).

Önceki yıllarda dolu olan Ege sahillerinden bir bölüm insan da tatil için Yunanistan adalarına giderdi. Hem yakın hem ucuz hem de sürekli olarak kazıklanmıyorsun…

Almanya’nın Bavyera eyaletinin eski bir içişleri bakanı tatilde Ege sahillerine gidermiş. Adamın bir anlatısı gazetelerde yayınlandı.

“Sahilde bir gazinoda oturuyoruz. Yanımızdaki masada yörenin belediye başkanı var. Yemeği bitince purosunu parmaklarının arasına alıp elini omzundan geriye uzattı, garson koşup puroyu yaktı. Almanya’da ben böyle yapamam.”

Sadece Almanya’da değil, Yunanistan’da da çok sayıda başka ülkede de böyle bir şey olamaz.

ABD gibi bir ülkede bile dünyanın en güçlü kişisi sayılan devlet başkanı yolda giderken durup bir kahvede sigara içenlere karışacak!

Adamı tefe koyarlar!

Bunun parayla ilgisi bulunmuyor, insanların kendi belirli kültür değerlerini içselleştirmesiyle ilgisi bulunuyor.

İnsanımızın büyük çoğunluğu bireyci değildir. Bireyci her şeyden önce kendi bireyliğine sahip çıkar. Bizdekine uygun bir fiyat ödersin, sahip çıkmaz.

Kimse kalkıp da daha düne kadar İsrail ve Rusya ile ilgili olarak sert çıkışlar yapıyordun, ne oldu böyle? demez. Diyeni dinleyen de az olur.

Nedeni belli; para geliyor para…

Bu kadar sessizlik, bu kadar tepkisizlik, rezaletin bini bir para ama buna rağmen süren destek nedendir, diye soranlara; iktidarın yanı sıra halka da bakın demek gerekir.

Yılların birikimi sonuçlarını gösteriyor.