Şuanda 48 konuk çevrimiçi
BugünBugün378
DünDün1377
Bu haftaBu hafta1755
Bu ayBu ay23575
ToplamToplam10233917
Parti devleti ve mafya PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Çarşamba, 25 Mayıs 2016 22:48


Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığında illa da kalmaya çalışmak yalnızlaşmayı ve yıkımı getirdi. İnadına direnerek, anlamsız kendini yeme politikası, siyasette anlaşılır gibi değil, devlet, hükümetler değişse de ayakta kalabilen yapı olmasına rağmen, içten yıkıma doğru gitmektedir.

Osmanlı hayalleri ile dinci geri bir yönetim mekanizmasını dayatmak, orta doğu halklarına zulmü layık görmek, Suud ailesinin, İsrail iş birliği ile AKP ortaklığındaki, parti devleti aracılığıyla, tüm değerlerin önemli bölümüne el koyup, yapılan hırsızlığa kılıflar bulan Mafia örgütlenmesi ile karşı karşıya kalan Türkiye halkları, baskıcı, yıkıcı, zulümkar, dinci despot yönetime karşı tavır gösterememektedir.

İşçi, memur, hizmetli sınıfları, her türlü oyun denenerek, direnci kırılmakta, tüm medya araçları tek merkezden kullanılarak, yoğun yanlı propaganda yapılmakta, hayatın her alanında gözle görülen su istimaller, peşkeş çekmeler, hortumlamalar olağan hale getirilmektedir.

Kırk yıldır emperyalist kültür sanayi ve yerli yalan makinaları, düşünmeleri elinden alınmış, ezberci, araştırma ve sorgulama yeteneği yok edilmiş, yoksul olmasına rağmen, ekranlardaki film kahramanları gibi kendini hisseden, ama, gerçekte acınacak halde olan halkımız, bir kilo makarnaya ve bir torba kömüre muhtaçtır.

AKP parti devleti, yaptığı algı operasyonları ile terörist dinci örgütlerin yanı sıra, CHP ve MHP bu yelpazenin içinde hareket etmekte, ne idüğü belirsiz, “başkanlık” politikasının pervanesinde dönmektedirler.

Türkiye ekonomisi, turizm ve yan kollarında dibe vurdu, inşaat sanayi tıkandı, ihracat önemli oranda geriledi, bunların yeri ne ile dolduruluyor? Irak ve Suriye’den çalınan petrolle mi? Ya da Kürt illerinin bilinçli yıkılıp, yeniden inşa edilerek, ekonominin motoru, çimento ve demirin veya inşaat yan sanayinin hareketlenmesi mi hedeflenmektedir?

Bölgedeki imhanın yıkılışı hızlandırması mı amaçlanıyor? Parlamento bilinçli dumura uğratıldı, anayasaya yemin etmiş bir yönetim, anayasayı tanımıyorum diyor, bu bir meydan okuma ve anayasayı ortadan kaldırmadır.

Hukuk diye bir kuram ve anlayış kalmamış ve bir partinin kontrolünde, dünya standartlarına uymayan bir gelişme yaşanmaktadır.

Haber alma, haber yayma,  gazete ve medyanın kuşa çevrildiği, merkezden yayınları durdurulan faşist bir politikanın egemenliği açık ve net bulunmaktadır. Hak aramayı hak getire, gazeteciler işsiz ve cezaevlerindeler.

HDP’nin muhalefeti ve halk ile bağlantıları felç düzeyinde devam etmektedir. CHP son dokunulmazlık oylamasında, parlamentoda devletçi statükoyu uygulayarak, demokratik olmadığını açık seçik onayladı. Hiçbir zaman sol olamayan ve içinde solcu olduğu iddia edilen Cumhuriyet partisi, padişahçı çizgiye oturdu. Kendisine solcuyum diyenler ya netleşirler veya orada tutuculuk içinde çürürler.

Bu arada yeni hükümet programı açıklandı; ufak tefek vaatler dışında bir şey yok, bunlarda yarın yapılmayacak olanlardır. Sadece “Dört yıldır süren anlamsız savaş” diye tabir edilen Suriye’deki savaştan bahsedildi, eğer bu söz basitçe söylenmediyse, geri adım atma anlamına gelmektedir. Bana başkanlığı verin gerisinden vazgeçerim gibi anlam taşımaktadır.

Solcuyum diyen CHP eğer solcu olduğunu ispatlamak istiyorsa, Bu gerici iktidarı alaşağı edip demokratik bir ittifak kurmaya çalışır, alternatifini hazırlarlar.

CHP, önümüzdeki süreçte sorgulayan, araştıran, demokrat ve aydınlar, saflarını belirlemelidir. Burada dönüşlerini yapmaz yani netleşmezlerse, parti devletine ve mafia ekonomisi ve soygununa ortak olurlar.

Suriye’deki gelişmelerden ders çıkarmak zorundalar. Türkiye rayından çıkmak üzere, çünkü yönetenler raydan çıktı. Şu andan itibaren gidişi rayına oturtmak bile, binlerce insanın ölmesi anlamına gelir. Milyarlarca değer kaybı, yıllarca geriye gidiş demektir. Tek kazanan Mafia ve onun uluslararası ortaklarıdır.

Türkiye emekçi halkı her geçen gün fakirleşmekte, iş kazalarında, trafikte, askerde, üretim yerlerindeki sağlıksız koşullarda ölmektedir. Ahlaki sapkınlık alabildiğine gelişmekte, tüm kültür değerleri bitirilmekte, onun yerine yeni yeni aslında çok geri şeylerle doldurulmaktadır.

Eğitimde, imam hatipçilik yayılmakta, din vakıfları aracılığıyla milli eğitim saf dışı edilmektedir. Kurslar, yurtlar, dershanelerin sömürü aracı olarak kendi sistemlerine akan para olarak, sömürü işletilmektedir.

Sistem, parti devleti aracılığıyla gericileştirilerek, mafyalaştırılmıştır