Şuanda 41 konuk çevrimiçi
BugünBugün993
DünDün1377
Bu haftaBu hafta2370
Bu ayBu ay24190
ToplamToplam10234532
Türkiye toplumu hastalıklı oldu PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Çarşamba, 20 Nisan 2016 21:46


Benim izlenimim, hangi hastane de görürseniz görün, san ki, Tren garı kalabalığında insan, hasta kabul salonlarını dolduruyor. Son yıllarda özel ve devlet hastanelerinin çoğalmasına rağmen, hasta sayısı anormal yükselmekte. Aile görüşmelerinde ve bildiğim çok sayıda çevre insanları içinde mutlaka, her ailede bir akut hasta olduğunu görüyoruz.

Acaba, yediğimiz yiyecekler mi yanlış? Tek yönlü mü besleniyoruz? Yaşadığımız alanlar mı temiz değil? Yeterli düzeyde vitamin alamıyor muyuz?

İktisadi ve politik ortamın gerginliği, gelirin adaletli dağıtılmaması, ya da vatandaş olarak bireyin, olmayan sosyal bölüşüme hak olarak itiraz edememe gibi sorunları yüzünden mi, sokaktaki insanın suratı asık, hastanın, ölüme terk edilmiş, çaresiz, bitkin yapısı, gülmeyen gülemeyen halk, oluşan mutsuzluk ve karamsarlık, bir şeylerin yanlış gittiği belli.

GDO’lu yiyecekler ve uzun zaman dayanıklılık olsun diye kullanılan ilaç, yıkanmadan yenen sebze ve meyvelerden geçen mikroplar, ana yiyecek maddesi olan ekmek, mutfağın temiz olmaması, banyo ve tuvaletlerin titiz temizlenmemesi, hastalanmaya davet çıkarmaktadır.

Naylon su şişelerine turşu vurulması, pet şişelerin tekrar tekrar kullanımı, yer altı sularının ve kaynakların zehirlenmesi ve bu suların içilmesi sebebiyle aşırı derecede hastalıklar artmış durumdadır.

Vatandaşın hizmetinde olması gereken devlet, şirket sahipleri için çalışmakta, mahkeme ve sorgulamaları ise kamunun aleyhinde işletmektedir.

Siyanürlü altın arama buna bir örnektir.

Tarlalar aşırı gübreleme ve ilaçlama ile öldürülmekte, dolayısıyla buradan çıkan tahılı yiyen ve yeraltı suyunu içen insanda aynı oranda zehirlenmekte.

Engelli insanların sokaklarda dolaşması yalnız başına imkansız gibi bir şey, sokak alt yapısı normal yürümeye bile olanak tanımıyor.

Tekerlekli sandalyelerin iniş platformları, bir metre uzunlukta, kırk santim yükseklikten, kırk beş derecelik açıyla iniş yapılmış. Bu açıdan aşağı inen engelli vatandaş ağzı aşağı kapaklanır.

Göremeyen insan elindeki çubukla düzensiz ve plansız sokaklarda dokunma ve duyma hissiyle yol alamaz.

Araçla yoldaysanız, konaklama tesislerinin tuvaletlerini gördüğünüzde, bir toplumun gelişmişliğini, tuvaletlerden ve onun temizliğinden görebilirsiniz. Temizlik kuralları tam uygulanmadığından doğacak hastalıkların hesabını siz yapın.

İstanbul, Ankara gibi şehirler, sabah altı, akşam saat yirmi ikiye kadar trafik keşmekeşiyle boğuşmakta, on kilometre yolu yarım saatte alıyorsunuz. Aldığınız yolun size verdiği zarar, psikolojik rahatsızlık, ömrünüzden aldığı zaman, sizden giden yaşam sevinci ve  karamsarlık hastalıklara davet çıkarmaktadır.

Bilirsiniz ki, fotoğraf çekerken hareketli cisim o anıyla dondurulur. Toplumun da o anıyla sokaktaki fotoğrafı çekilmiş olsa, asık suratlı, donuk yüzlü insanlar, yüzlerindeki acı ve mutsuzluğu yansıtırlar.

Gülmeyi unutmuş bireylerin o görüntüsü insanın içini acıtıyor. Ellerinde kaydırmalı telefonu olan ve her nedense, sürekli elinden bırakmadığı cihazını, onların haberleşmeye hazır pozisyonları, belki de onları tatmin eden tek şey veya mutlu eden tek şey.

Toplum sağlıklı olmaktan çıkmış, vücut sağlığı önemle bozulmuş, beyin ve düşünme o da tek tip olmaya doğru gidiyor. Tek televizyon, tek bayrak, tek başkan, tek gazete, tek tiyatro, tek sinema, bendensin ya da yoksun, Ya boyun eğersin veya boynunu verirsin.

İşte hastalıklı toplum böyle oluştu.