Toplumsal Kurtuluş, Emek Dünyası, Emek

ve Toplumsal Dayanışma'nın ve Emek Yayıncılık'ın kurucularından olan Ali Rıza Köse’yi kaybettik.

Cenazesi yarın Eğitim Sen'de anma yaptıktan sonra, toprağa verilmek üzere 

Tunceli'ye götürülecek...

Ayrıntılı biyografisi yarın elimize ulaşacak, onu da ayrıca yayınlayacağım.

Emek Dünyası, Emek ve Toplumsal Dayanışma dergilerinin neredeyse her sayısında yazdım. Bu dergilerin sol hareketin tarihinde önemli yeri vardır.

Emek Dünyası bir işçi gazetesi olarak çıktı, ama şimdiki benzeri gazeteler gibi şurada şu oldu, burada bu oldunun ötesinde bir içeriğe sahipti. Genel teorik bölümü, güncel olayların değerlendirilmesi ve dış politika bölümleri vardı. Ülkenin ve dünyanın bütün önemli olayları yorumlanıyordu.

Gazetenin sorumlularından birisiyle yaptığım bir konuşma hala aklımdadır:

“Avrupa’da bütün hesaplarımızı bozdunuz.”

“Nasıl yani?”

“Orada bu kadar çok satılacağını tahmin etmiyorduk.”

1987’de her sayı Avrupa’da yaklaşık bin tane satılıyordu.

“Azaltmaya çalışalım o zaman!”

“Yok canım, öyle demek istemedim…”

Bu kadar ilgi görmesinin nedeni 12 Eylül karanlığından çıkışta yayınlanan ilk kitle gazetelerinden birisi olmasıydı.

Ardından teorik yayın organı Emek geldi.

Küçük ebatta ve yaklaşık 120 sayfa olarak çıkan bu yayın kısa sürede solun önemli teorik yayınlarından birisi durumuna geldi. Kimisi övüyordu kimisi sövüyordu ama herkes kendisini izlemek zorunda hissediyordu.

Aylık çıkan bu yayının da neredeyse her sayısında uzun sayılabilecek yazılarım yer aldı.

Hemen her sayıda aralarında Ali Rıza Köse’nin de bulunduğu yayıncı arkadaşlarla telefon görüşmelerim oldu.

Hollanda’da bulunan ve dünya çapında devrimci hareketlerin en büyük yayın arşivini tutan kuruluş bana Emek Dünyası’nın eksik sayılarını bildirdi. Bendeki yayın yığını arasında arayacağım, umarım bulurum.

Emek’in çok sayıda sayısı bende var, keza bazı sayıları bu kuruluşta eksik olan Toplumsal Dayanışma’nın da…

Toplumsal Dayanışma öğrenciler, işçilerin ileri kesimi ve aydınlara yönelik bir dergiydi ve yazılarının kalitesiyle yayınlandığı süre içinde haklı bir tanınmışlık kazandı.

Bu yayının da neredeyse her sayısında yazdım.

Ali Rıza ile tanışma fırsatım olmadı. Telefonda konuştuk ama tanışamadık.

Hayatımda önemli yer tutan bu yayınların kurucuları arasındadır.

Bu yayınların bir de arka planı vardır ki pek az anlatılmıştır.

12 Eylül sonrasının karanlık ortamında feci şekilde aranan insanların orada kalarak iğne ile kuyu kazarcasına yaptıkları çalışmanın sonuçlarından birisi de bu yayınlardır.

Gün gelir bunlar da anlatılır elbet…

Fazla geç kalınmasa bari diyeceğim…