Şuanda 51 konuk çevrimiçi
BugünBugün836
DünDün1377
Bu haftaBu hafta2213
Bu ayBu ay24033
ToplamToplam10234375
mihrac ural hepinizi iyi kandırmış! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 28 Nisan 2011 20:13


Bu sayfayı okuyan ve hayatında hiç Acilci olmamış bir arkadaş söyledi bu sözleri…

Mihrac Ural hepinizi iyi kandırmış…

Doğru söze ne denir!

Haklı, herif hepimizi iyi kandırdı.

Herkesin eksiği hatası olur, ama içimizden birisinin daha doğrusu çoğul olarak birilerinin polisle işbirliği yapacağı aklımıza hiç gelmemişti.

En başta Antakyalılar ayakta iyi uyumuşlar…

Mihrac Ural 1976 yılından beri Muhabarat ile çalışıyor.

Konuşmadan ve kendini övmeden duramıyor. Bu nedenle de kendi ağzıyla itiraf ediyor.

Yüksel’e “TDAS’ı kim yazdı?” diye sormuş.

Normal bir insan böyle soru sorar mı?

Bunu geçtik, herifin MİT ile işbirliği, son olarak O. Nuri Gündeş’in anılarında yazdıklarıyla tam anlamıyla açığa çıktı.

Anılarda adı geçen Ali Fuat Çiler’e de sorduk, “ne diyorsun bu işe” diye…

Cevap yok…

Tutuklandıktan kısa süre sonra Isparta Cezaevi’nde yanımıza geldiğinde bize Bursa’da takip edildiklerinden, fotoğraflarının çekildiğinden hiç söz etmemişti.

Bursa’nın lafı bile geçmemişti…

Biz ortaya çıkarınca kabullenmek zorunda kaldı.

Hayatında Antakya’yı görmemiş arkadaşların bile yakalandıktan sonra bu kente götürüldüklerini ama kendisinin götürülmediğini ortaya çıkardık.

“Orada deşifre değildim” diye herkesi kıçıyla güldürecek bir cevap verdi.

Senin deşifreliğinden vazgeçtik, hayatında bu kenti görmemiş olanlar orada deşifre miydiler de oraya götürüldüler?

Götürülmeme nedeni açık: Götürülseydi, Antakya küçük yer, polisle işbirliği ortaya çıkacaktı.

Bu siteyi izleyenlerin de bildiği gibi daha neler ve neler ortaya çıkarıldı.

Herif bizi iyi kandırmış…

Gerçek böyle…

Mihrac Ural 55 yaşında…

1976 yılından beri ya da 20 yaşından sonraki 35 yıllık hayatını mahvettik.

Neredeyse her numarasını ortaya çıkardık…

Ağır işkence gördüm, diyordu.

Hiç işkence görmediğini, kendisini emniyetten savcılığa götürülürken görenler vasıtasıyla bir kere daha kanıtladık.

Ne yapsın garibim, “şalterli elektrik işkencesi” diye bir işkence türü icat etti…

Onu da yüzüne gözüne bulaştırdı, kepaze ettik.

1977-1980 arasında olaylar çok hızlıydı.

Yeni bir örgüttük ve biz de olayların akışına kapıldık.

Bu hız içinde içimizdeki polisi anlayamadık.

Bu hata hepimizindir.

Çok sayıda yoldaşın yakalanmasına neden oldu, ama provokasyonlarla bizi yanlış yönlere sürükleyemedi.

1977 yılı Ağustos’una kadar Acilciler zaten bütün ülkede tanınan bir örgüt durumuna gelmişti.

Polis ve Mihrac Ural bize önemli zarar verdi, ama Acilciler adını ne silebildiler ne de kirletebildiler.

Muhabarat bu konuda MİT’ten daha “başarılı” oldu.

Acilciler, 12 Eylül sonrasındaki sol içi cinayetlerde, Muhabarat’ın da desteğiyle ilk dönemde öne çıktılar.

Utanmazlık parayla değil…

Bir de Acilciler adının üzerine oturmaya kalktı…

Oturdu da nitekim ama uygun bir yerine iyi battı…

Aradan otuz yıl da geçmiş olsa yapacağımızı yaptık…

İstediği kadar konuşsun artık, yapacağımızı yaptık…

Devrimci hareket bu namussuzu iyi tanıdı…

Hatamızı biraz olsun telafi ettik diyebiliriz…