Gezi'den Champs-Elysees yeşil yelek direnişine Yazdır
Cabir Hasan tarafından yazıldı   
Pazartesi, 03 Aralık 2018 18:23


 

 

Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümetinin akaryakıta getirdiği ek zamları protesto eden Sarı Yelekliler. Paris'te bugün yine meydanlara indi. Olaylarda onlarca kişi gözaltına alındı. Ayrıca şu ana kadar 3 göstericinin öldüğü ve 11'i polis olmak üzere toplamda 133 kişi yaralandı, en az 378 kişi gözaltına alındı. İnsanlık tarihinde hayalsiz bir yaşam olmamıştır. Hepimiz hayallerimizi gerçekleştirmek için mücadele ediyoruz .

Hayallerimiz ve amaçlarımızla varız. Hayat mücadelemizde o umutlarla yerimizi alırken, toplumsal mücadele ile bireysel anlayış arasında kalın bir çizgideyiz. Toplumsal olarak hayal ettiğimiz özgürlük mücadelesinde, bireysel olarak farklı hayallerimizle farklı kimliklerin uyuştuğu o anlayışta umut için yaşarız. Komünist düşünce ile amaçlarımız ve hedeflerimize bağlılığımız kendini yansıtır… Komünist düşüncenin harmanladığı örgütlü bir işçinin umuduyla , sömürülen , ezilen ulusal kurtuluş mücadelesi verenler ile milliyetçi ve de küçük burjuva anlayışı arasındaki umutların farklılığı tartışma götürmez bir gerçekliktir. İnsanları tekleştiren kapitalist sistemde ‘her koyun kendi bacağından asılır’ zihniyeti sınıfların ayrıştığı, sistem bölünmesinde finansın gücü ile halkların üzerindeki yıkım, yoksulluk , açlık, sefalet olduğu açık ve nettir; sömürü düzenlerinin ortak özellikleridir. Üretim ilişkilerine sahip kapitalist sistemin baş sorumlusu olduğunu görmemek için ahmak olmaya gerek yoktur! Oysa ki. ne kadar önemlidir ve hassastır umutları bireyselliğe indirgediğimizde, her bireyin umudu ve hedefi mutlu, sıcak bir yuvaya sahip olmaktır. Kuşkusuz hepimizin arzu ve dilekleri de sıcak bir yuvada yaşamak güvenle… İşte kapitalist sistemde, sıcak bir yuvada yaşama özlemlerine burjuvaların dışında hiçbir birey sahip olamaz, güvensiz yaşamak zorundadır.. Evet, kapitalizm beslenmesini savaşlardan elde eder. Halkları katletmek için yaptığı harcamaların ardında milyonlarca insan evsiz-yurtsuz ve yoksulluğun pençesinde yaşamak zorunda bırakılır. Doymak bilmeyen leşlerini yiyen sırtlanların dişleri altında parçalanan insanlık karşısında işsizler ve açlık yığınlarında masumiyet yok edilir. En çok da kadın ve çocukların acıları büyür bu sistem de.. Fazla sözü uzatmak istemiyorum.

Demokrasinin beşiği diye anılan Fransa’nın –emperyalizmi- özellikle Paris’i, rüyalar şehri olarak dünya şehirlerinde dillerde anılır, masalın as adresi olarak .. İşte bu rüyalar şehri ve benzerleri emperyalizmin en gelişmiş nakışıyla işlenmiş, geceleri parlayan, gündüzleri insan selinden oluşan bu tarihi ışık şehrini herkes görmek ister. Rüyaların şehri, diye dillere destandır. Oysa ki. kapitalizm tüm dünyada olduğu gibi kendi dünyasında da ikiyüzlü yaşar. Zenginlerin sefa çektikleri parlak şehirlerinde yıkım, yoksulluk, işsizler ordusu vardır. Hiçbir zaman madalyanın diğer yüzü olan yoksulluğu, işsizliği, sefaleti göstermek istenmez. Tam tersine kart postal -i masal kentlerinin finansında parlar şehirler!

Dünyanın en ünlü, renkli Paris’in kalbi olan burjuva babaların yaşadığı tanınmış renkli Paris'teki Champs-Elysees Caddesi yerini Halkın isyan direniş caddesi olarak geçici de olsa savaş alanına dönüşerek Paris’in madalyanın gizli ve gözükmeyen yüzünü göstermiş durumda. Bir kaç haftadan beri süren ve bugün de Champs-Elysees Caddesi'nin çevresindeki birçok restoran, kafe ve mağaza kepenk indirirken, protesto nedeniyle çevredeki çok sayıda cadde trafiğe kapatıldı ve metro seferleri durduruldu. Paris'teki gösterilerde güvenliği sağlamak için yaklaşık 5 bin polis görev yapıyor. Diğer yandan Fransa'nın birçok kentinde gerçekleştirilen gösterilerde cadde ve yollarda blokaj eylemi düzenlendi.

FRANSIZLARIN YÜZDE 84'Ü DESTEKLİYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bir süredir, göreve geldiği günden bu yana yürüttüğü reformların ülkedeki zenginleri daha da zengin ettiği, orta ve alt gelirli insanların ise yaşamlarını zorlaştığı alım güçlerin en alt sevilere geldiği uzun zamandan beri halkın alım gücü konusunda tartışmaların yürütüldüğü bir süreçte Macron hükmetinin benzin üzerine getirdiği 30 cent zam halkın isyan bardağını taşırarak, halkın yoksulluğa karşı biriken patlamaya hazır isyan pimini çekmiş oldu Fransa'da yapılan ankete göre, Fransızların yüzde 84'ü 'sarı yeleklileri' destekliyor. Protestocular sadece yoksul emekçilerden olmayıp geniş bir tabakanın sokaklara döküldüğünü de ortaya koydu, zira protestocuların birçoğu orta gelir grubundaki kişilerden oluşmaktadır. Haftalarca süren bu direniş her ne kadar gezi olayların çıkışıyla farklı olsa da özünde aynı şekilde örgütsüz ve sosyal medya aracılığıyla insanların sokaklara döküldüğünü bilmek gerekir. Örgütsüz bir direniş halkasının nereye kadar bunu sürdüreceğini şu anda kestirmek güç olmasa gerek. Söz konusu yükselen direnişin adeta halkın alım gücünün sanki sorumlusu kapitalist sistem değil de Macron olarak hedef gösterilmesi bir nevi kapitalist sistemin esas sorumlusu olduğu da hasıraltı ediliyor. Asıl hedef de Macron gösterilerek kapitalist sistem arka plana atılmıştır. Fransız solun dağınıklığı, sol sendika CGT’nin bile güçsüzleştiği bir dönemin yaşandığı bu süreçte yeşil yelek isyanın başladığı ilk günlerde desteklemeyip sağ sendikalar gibi sesiz kalmayı tercih etmiştir.

Zira gelişen yeşil yelek isyanına, Fransa’dan sonra katılan Belçika ve Hollanda isyanı ile ciddiyetini anlayan ve bundan faydalanmaya çalışan Irkçı cephe Front Natıonal gibi bir partinin bile sokaklara çıkması olayın artık sağ ve sol meselesinden çıkmış tüm halkın ortak noktası olan yoksulluğa karşı isyanını ortaya koymuştur.

Zira unutulmamalıdırki dünyanın hiç bir yerinde sol ne 68 lerin nede 70 lerin solu olmadıgını bilmek gerekir dolaysıla Fransız solun keza artık ne 68 lerin nede 70 lerin solu olmadıgını vurgulamak gerekir her şeye ramen kapitalist sisteme karşı en ufak bir direnişin desteklenmesi direniş saflarında yer tutmak her sosyalistin tartışmasız görevidir.

Türkiye’deki Gezi olayında tüm renklerin gezi direnişinde birleştiği gibi Fransız halkı da “sarı yelek“ direnişinde birleşmiştir. Bu durumda Fransız bankacıların temsilci hükümeti Macron hükümetini zor günler beklediği açıktır.

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Aralık 2018 18:30