ali cakmakli ve mihrac ural adli katil Yazdır
Ibrahim Yalcin tarafından yazıldı   
Perşembe, 24 Eylül 2009 11:50


 

(M.URAL ADLI  KATİL  ’BEN  ÖLDÜRDÜM’’  DİYOR, YALAKA Ö.ÖDEMİŞ ‘’HAYIR SEN ÖLDÜRMEDİN’’ DİYOR)

 

Ali Çakmaklı, Bundan29 yıl önce,12 eylul’den hemen sonra, Mihrac Ural adlı hain tarafından kaleme alınan ‘’karanlık adam’’ adlı uyduruk bir  yazı ile ‘’polis ajanı’’ olarak suçlandı ve Adana’da öldürüldü. ‘’Polis’’ oldugu iddiasıyla katledilen Ali Çakmaklı’nın öldürülmesi üstlenildi ve ‘’karanlık adam’’ adlı yazıda ileri sürülen ‘’iddialar’’da israr edilerek Ali Çakmaklı adlı devrimci militanın ‘’Polis ajanı’’oldugu tekrar tekrar yazıldı çizildi. Aşagıda aktardıgım yazı 1981 tarıhli CEPHE dergisinin Aralık 4-5 sayısında.sayfa 13 de alınmıştır ve aynen yayınlıyorum.

1.        

 

"KÜÇUK-BURJUVALAR KOMÜNİSTLERİ DE ÖLDÜRÜR
 
              ‘’...bütün sorun kin-intikam gibi feodal,asagilik duygularin esiri olmakta yatiyordu. Nebil yoldaşı da bu asagilik şeylere kurban ettiler. Sol-pasifist askeri kafalılar,yoldaşı,öldürülen bir mit polisine karşılık misilleme olarak katlettiler. Öldürülen polisin karşılıgına kendi liderlerini öldürecek kadar soysuzlaşmış, gerici yontemleri kullanabilmiş, mafiavari çalışmaya sarılmış küçük-burjuva tayfa. Kendi arkadaşlarını dahi yoldaşın ölümüne ikna edememistir."                              
                                                     (  Cephe - 81 Aralik - 82 Ocak sayi 4-5 sayfa: 13)

Bu yazıyı yazan Mihrac Ural adli katilin ta kendisidir. Ali Çakmaklı adlı devrimci’nin katlrdilmesinden 1 sene sonra bile hakkında,‘’ öldürülen bir mit polisi’’ olarak söz ediyor.

Mıhrac Ural adlı hain, bu yazıyı unutmuş olmalıki 29 yıl sonra Ali Çakmaklı adlı devrimcinin katledilmesinde haberinin olmadıgını söylemeye başladı. Suçları ortaya çıkmaya başladıgı için herşeyi ınkar etmekle kurtuacagını sanıyor.

                    “Ali Çakmaklı’yı öldürme kararını alanlar, onu öldürenlerdir. Bu karar ne merkezi ne de bir yerel organ kararıdır.  Kararı alanlar da uygulayanlar da aynı kişilerdi. Bu kararda başka kimsenin uzak yakın bir rolü yoktu.”( M.Ural)

                     Mıhrac Ural tam bir bukalemun gibidir kovaladıkca kacıyor ve kacarken her türlü kılıga girmekten çekinmiyor. Anı kurtarmak istıyor. Kacıyor ve kaçarken ardında bır yıgın delil bırakıyor. Sonra bu delıller yok edebbılecek, gercekleri ört bas edip kafaları bulandırarak hedef şaşırtmak için kiralık ‘’ yalancı şahitler’’ aracılıgıyla, bilgi kirliligi yaratmaya çalışıyor. Başarılı olabiliyormu ? Elbette olamıyor. Yalancı şahitleri’nin tüm çabaları onu kurtarmaya yetmedıgı gıbı suçlarını daha da arttırıyor.23.09.2009 tarihinde KUYEREL’de Ö.ÖDEMİŞ adlı bir yalancı şahit, Bu katili aklamak için olmadık hokkabazlıklar yaparak olayları çarpıtmaya çalışırken, Utanmasa Ali Çakmaklı’yı Nebıl Rahuma’nın öldürdügünü söyleyecek.  Ibretle okuyunuz, Satır aralarında ne demek istedigini anlamaya çalışınız ve alçaklıgın geldigi boyutu görünüz.

                ‘’ …HDÖ iddianamesinde  Ali Çakmaklı’nın öldürülmeden önce HDÖ Adana sorumlusu olduğu ve bu sorumluk çerçevesinde Eylül ayı içerisinde  İstanbul’dan  Nebil Rahuma ve Melis Düvenci ile iki  ayrı dönemde görüştüğü  yer almaktadır. İddianamede geçen bu olay yaşayan canlı tanıklar tarafından da doğrulanmakta, Nebil Rahuma ile öldürüldüğü gün Adana da K.Katkat’ın ablasının evinde görüştüğü ifade edilmektedir. Ayrıca Melis Düvenci, Adana’ya ilk  Eylül ayı başlarından N. Rahuma ile birlikte geldiklerinde, beraberlerin de bir kutu içerisinde  altın getirdiklerini ve bu altınları silah alması için HDÖ Adana sorumlusu Ali Çakmaklı’ya verdiklerini söylemektedir. İkinci gelişlerinin ilk gelişlerinden 15 gün kadar sonra olduğunu, geliş amaçlarının da alınacak silahları teslim almak ve İstanbul’a götürmek olduğunu, ancak silahların alınmadığını gördüklerini ve kendisinin yalnız olarak İstanbul’a geri döndüğünü yine iddianamesinde söylemektedir. Yani Nebil Rahuma Melis Düvenci ile birlikte geldiği Adana da kalmıştır ve sonrasında da Ali Çakmaklı ile öldürüldüğü gün öğleden sonra( K.Katkat’ın ablasının evinde) görüşmüştür. Nebil Rahuma ile Ali Çakmaklı yalnız görüşmüştür. Görüşmeyi sağlayan kişi yan odada beklemiş ve görüşmenin içeriğini duymamıştır. Yaklaşık 45 dakika süren bu görüşme sonrasında ilkin N.Rahuma’nın evden ayrılmış arkasından Ali Çakmaklı yalnız olarak evi terk etmiştir. Ali Çakmaklı aynı günün akşamı saat 18-19 sularında,  aynı mahalledeki kaldığı evin karşısındaki bakkalda, yoğurt almaya çıktığı bir sırada tek bir kişi tarafından, arkasından ve yakın mesafeden 3 yada 4 el ateş edilmek suretiyle öldürülmüştür. Ali Çakmaklı’ya ilişkin ulaşılan son bilgi bu kadardır. !!

                          Ö.Ödemiş adlı yalancı şahit bunları söylerken, Nebil yoldaşı katleden mantıgı da burada aklamış( !) oluyor. Aklınca,Bir taşla iki kuş birden vuruyor.. Bu ifadelerin altındaki imza Ö.Ödemiş olsa bile bu mantık ve kurgu M.Ural adlı haine aittir. Ö.Ödemiş ismi burada önemli degil, bunu bilmeyen yok.. Bu şahıs ismini kiraya vermiş bir dolandırıcı ve çek-senet tahsilatcısıdır.

Kirli ismini kiraya vermiş bu sahtedar’ın kendi yazdıdıklarına bile inanmadıgı satır aralarında belli oluyor. Inkar ederken itiraf edıyor..

                 ‘’...Ali Çakmaklı,  iddia edildiği gibi gerçekten polis miydi? Polis ile işbirliği yapmış mıydı? Bu iddiayı  ortaya atanlar, bu gün bile polis diyebiliyorlar mı? Diyemiyorlarsa, Ali Çakmaklının iadeyi itibarı yapılması gerekmiyor mu? ‘’ 

                       Ali çakmaklı için iadeyı itibar isteyen sahtekar bu vesıleyle patronuna mesaj yollamayıda ihmal etmiyor.Kafasının karışık olmadıgı çok açık. Ali Çakmaklı’nın katili Mihrac Uralı savunmakta zorlandıgı anlaşılıyor

                  ’...Kuşkusuz, hakkında Karanlık Adam diye bildiri dağıtılmış ve tüm devrimci kamuoyuna polis diye   açıklama yapılmış birisinin öldürülmesi durumunda akla gelen ilk şey, eylemin böylesi bir bildiriyi yazanlar tarafından yapılmış olduğudur. Doğal olarak Ali Çakmaklı öldürüldüğünde hemen herkes bu eylemin Acil örgütü tarafından yapılmış oluğu konusunda tartışmasız hemfikir oldu. Bunun üzerine, eylemin üstlenildiği “Neden Karanlık” bildirisi de eklenince, tarihsel olarak bu eylem Acil Hareketinin hanesine yazılmıştır. ‘’

                 derken, bir yandan patronu Mihrac Ural katilni aklamak istiyor ve kararın patronuna degil örgüte ait oldugunu soylemek istiyor. Hep yalan yazıyor. Yazdıgı yalanların ınandırıcı olmadıgını anlamış olmalıki, Ali Çakmaklı gibi bir devrimcinin katledilmesini üstlenen Mihrac Ural’ın bu konuda bir yanlışlık yaptıgını anlatmaya çalışıyor. Ibretle okuyunuz ne yazıyor.

           ‘’…Merkezi ve Yerel olarak kararı alınmamış bir eylemin Merkezi olarak üstlenilmesi gibi bir yanlışlık yapılarak, kimin ne için işlediği bilinmeyen bir cinayetin tarihsel sorumluluğu altına girilmiştir ‘’

                Evet bu cümle herşeyi ele veriyor. Katili de ele veriyor kendi satılmışlıgını da…

Ali Çakmaklı cinayetinin ‘’yanlışlıkla üstlenildigini’’ ve bu nedenle de ‘’ bir cinayetin tarihsel sorumlulugu altına girilmiştir’’ demek zorunda kalıyor. Bu kadar basit öylemi ? Bu yazıyı yazabilecek kadar alçaklaşmayı güze alan bir kişiden ne beklenebilir ? Bir devrimcinin katledilmesini ‘’ yanlışlıkla  üstlenildi’’ diye ınkar etmeye kalkan bu sahtekarların ileti gönderdıgı kişiler bu kıralık kişiye,’’otur oturdugun yerde sen kımsin ve kimi kandırıyorsun’’ demeyeceklermi ?

             Mihrac Ural adlı hain ‘’ben öldürdüm’’ diyor. Yalaka Ö. Ödemiş ’’hayır sen öldürmedin, yanlışlıkla üstlendin(!) diyor. 29 yıl sonra bulabıldıklerı gerekçeleri bu kadar.

                                                                                                                          Ibrahim Yalçın

 

 

 

 

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 03 Ekim 2009 21:35