TKEP'te TKP ayrılığı - ekler Yazdır


Bu başlıktaki yazının bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştim, aslında düşünmem gerekirdi çünkü çok sayıda arkadaş ayrılık sürecinde yaşanan olayları bilmiyor. Konunun sadece teorik yönleriyle bilinmesi ise eksik kalıyor.

Bu yazıda, önceki iki yazıda eksik kalan birkaç noktayı tamamlayacağım.

1980’li yılların başlarında “birlik” moda bir kelimeydi. Herkes birlikten yanaydı ama bir türlü de gerçekleşmezdi ya da gerçekleşenler sosyalist hareketin yapısını değiştirecek kadar önemli değildi. Böyle bir toplantı çok sayıda katılımcıyla Almanya’da yapıldı. Yıl sanırım 1984’tü, yer de Köln ya da civarı olsa gerektir.

Bu toplantıya değişik örgütlerden katılanların bana ilettiğine göre, Yusuf Ali TKP’den çok TKP’ci bir tutum alıyor, görüşler savunuyor; o kadar ki, insanlar rahatsız oluyorlar. Toplantıya katılanlardan Mihri Beli söz alıp, “senin söylediklerin TKEP’i bağlamaz” diyor.

Yusuf Ali toplantıdan sonra bana Mihri Belli’nin provokasyonundan söz ettiğine göre anlatılan olay aynen böyle olsa gerektir.

TKP dışından bir kişi TKP’nin görüşlerini savunabilir ama bunun yolu vardır. TKP’den çok TKP’ci olmak doğaldır ki garip karşılanır hatta tepki toplar.

Daha sonra gerçekleşen bazı olaylarla birleştirdiğimde Yusuf Ali’nin neden böyle davrandığını anladım. TKP’nin TKEP içindeki ayrılığa aktif müdahale etmesini istiyorlardı. TKP ise, bir deyimle, topa girmiyordu çünkü durum belirsizdi.

12 Eylül’ün azgın günlerinde Türkiye’de kimin durumu nedir konusunda sağlıklı bilgi almak çok zordu. Muhalefetin iddiasına göre partinin büyük bölümü onlardan yanaydı ama partinin görülebilen kesiminde durum hiç de böyle değildi.

Ortadoğu Örgütü –Teslim Töre de oradaydı- bunlara karşıydı.

Almanya da blok halinde aynı tutumdaydı.

Durum yeterince belirli olmadığı için TKP de aktif tutuma girmiyordu. Kendi açılarından haklıydılar çünkü yanlış tarafa destek olurlarsa iyi olmayacaktı.

TSİP bu arada Gültekin Gazioğlu’nu Teslim Töre ile görüşmesi için Suriye’ye gönderecekti. Bana kendileri ilettiler. Sonucu sormadım, Teslim’in ne söyleyeceği belliydi.

Avrupa’dan bir şey çıkmayacağını gören muhalif MK üyelerinden ikisi, Yusuf Ali ve Kadir Pek Türkiye’ye döndüler. Hangi yoldan, bilmiyorum.

Birkaç ay sonra haftada bir yaptığımız mutat telefon görüşmesinde Teslim Töre bana Sol Birlik’te –o sırada kurulmuştu- partiyi temsil etmemi söyledi. Gerekçesi; diğerleri partinin çizgisini savunmazlar, başımıza iş açarlar, idi.

O sırada henüz MK üyesi değildim ve normal olarak parti adına konuşamazdım. Ancak Avrupa’da kalan muhalif MK üyelerinden herhangi bir itiraz gelmedi.

Benim yerime kendileri toplantılara katılsalardı, bir şey yapamayacaklarını biliyorlardı.

Bir kere Sol Birlik gazetesi için düzenli yazı gerekiyordu ki, yapamazlardı.

Sol Birlik’in ana faaliyet merkezi Almanya idi ve kararlarını hangi örgüte uygulatacaklardı? Açık olarak iki parti vardı, biz diğer taraftaydık ve onları dinlemezdik.

TKP durumu gözlemliyordu.

Ardından “TKP, TKEP olarak bizi tanıyacak” lafları dolaşmaya başladı.

Tanırsa ne olacaktı ki! Tek isteğimiz bu işin açık yapılmasıydı.

Böyle bir durumda bizi açıkça karşılarına alacakları gibi, Sol Birlik içinde TSİP ve TKSP’den de destek bulurduk.

Böyle bir şey olmadı. TKP durumu anladı ve karşı tarafa el altından umut vermeyi bıraktı.

Şimdi düşünüyorum da, iyi politika yapmışız. MK’nın yarısının çabalarına, o yıllarda Türkiye’den gelenlerle birlikte en güçlü TKP örgütü durumuna gelen Almanya TKP’ye karşı işi sertleştirmeden ama ödün de vermeden bırakın üyeyi, sempatizan bile kaybetmemişiz.

Arkasından Almanya’nın İsviçre’ye müdahalesi gelecekti.

İsviçre’deki TKP yanlıları kıyameti kopardı. Ayrı bir parti örgütü olan Almanya, aynı statüdeki İsviçre’ye nasıl müdahale ederdi?

Genel Sekreterle telefonla konuştum. “Ne yapıyorsunuz yoldaş!” dedi.

“Biz ne yaptığımızı biliyoruz, siz karışmayın” dedim.

İsteyen TKP’ye gidebilir ama parti içinde TKP propagandası yaptırmayız.

Bu da herhalde normal bir şeydir.

Durumu kısa sürede hallettik, beklediğimizden fazla insan bizimle tutum aldı ve bu iş bitti.

 

TKEP’teki ayrılıklar, haklı ve haksız bir tarafa, güzel ayrılıklardır. Kişilerle uğraşmak, karalamalar hiç olmaz demeyeceğim ama azdır. Şiddet kullanılması ise kesinlikle yoktur, lafı bile edilmez.