Gidenler ve dönenler Yazdır


12 Eylül sonrasında ülke dışına gitmek zorunda kalanlarla ilgili değerlendirme eksik yapılıyor. Düşünülüyor ki, insanlar gitti; dönen olmadı ya da çok az oldu.

Çok kişi gitti, çok kişi de döndü.

141. ve 142. maddelerin kalkmasının ardından bu maddeler nedeniyle haklarında ceza davası bulunanların davaları düştü ve bu insanlar –hepsini tanımadığım için bilemem ama- önemli oranda döndüler.

Mesela DİSK’li sendikacılar, TÖB-DER Genel Başkanı Gültekin Gazioğlu ve çok sayıda TÖB-DER’li, değişik kitle örgütleri temsilcileri, 12 Eylül öncesi yasal parti yöneticileri önemli oranda döndü.

Bu durumda olmayanlardan da dönenler oldu. Mesela Bülent Uluer…

Hakkında silahlı eylem nedeniyle ağır ceza bulunmayanların önemli bölümü döndü denilebilir.

Bu insanlar 1990’lı yıllarda döndüler.

Bizim başka ülkelerden bu konuda önemli farkımız bulunuyor.

Latin Amerika ülkelerinde de faşist diktatörlükler kuruldu. Çok kişi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bunların önemli bölümü faşist diktatörlüğün gerilemesi sonucu geri döndü.

Bizde ise yıllardır süren ve yapı değiştirerek dalgalar halinde devam eden geliş ve dönüş söz konusudur.

Mesela 1990 sonrasında Kürt göçü başladı. Köylerin boşaltılması sonucu önce büyük kentlere gelen insanların bir bölümü değişik Avrupa ülkelerine gittiler.

Bu arada taraftar durumunda olan ama hakkında soruşturma bile bulunmayan çok sayıda insan da herhangi zorlayıcı bir neden bulunmamasına rağmen ülke dışına çıktı. Kendilerine göre değişik nedenleri vardı, anlatmayacağım. Bunların bir bölümü döndü, bir bölümü dönmedi.

Bu kategorideki sayı hayli yüksektir. Tahmin etmek bile zordur.

Şimdi soruyu duyar gibiyim: çok sayıda insan gitti ve döndü ama gitmeden önceki aktivitesinden uzak kaldı. Sayıca hiç de az olmayan bir bölümü neredeyse köşesine çekildi. Neden böyle oldu?

İki neden sayılabilir.

Birincisi; dönmekle bir şey olmuyor. Çok sayıda insan sanıyor ki Türkiye’de yaşamak yetiyor. Hiçbir şey yapmadan yaşayan epeyce kendilerine göre halen devrimci olan insan var. Bunlar bol miktarda konuşurlar, pratiklerini göremezsiniz.

İkincisi; 12 Eylül sonrasında gidenlerle, aynı insanlardan 1990’lı yıllarda dönenler birbirinden çok farklı dünyalarda hareket etmek zorunda kaldılar.

1989’da Berlin Duvarı yıkıldı, Avrupa ülkelerindeki sosyalist rejimler bitti; 1991’de SSCB dağıldı.

Çok sayıda kişi bu büyük değişimden çok etkilendi ve köşelerine çekilmelerindeki nedenlerden birisi oldu.

Yeni ortamda ne yapacaklarını bilemediler. 12 Eylül öncesindeki gibi devam edemezlerdi; nasıl edebilirlerdi, bunu çıkaramadılar. Bir süre sonra çaba göstermekten tümüyle vazgeçtiler.

Çok kişi gitti, çok kişi de geri geldi.

Böylesine gidiş gelişi başka ülkelerin tarihinde göremezsiniz.

Mesela son olarak barış akademisyenleri geldi, bunların bir bölümü döndü.

Halen sürekli yeni insanlar geliyor ve önceden gelenlerin bir bölümü de dönüyor.

Bu özelliğe dikkat ederek değerlendirme yapılması gerekir.