Bizim Müslümanlar ne yapıyor? Yazdır


Dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanlara yönelik katliamları ve haksızlıkları kınamayı kendisine iş edinmiş bir iktidar var. Nitekim Yeni Zelanda’da camiye yapılan ve insanların öldüğü saldırıyı yerinde incelemek için hemen iki ayrı uçakla iki yetkili bu ülkeye gitmişti. Gerçi Çin’de Uygurlara yapılanlara karşı ses çıkmıyor… Herhalde Çin’den kredi alınacak ya da ticari bir anlaşma gündemdedir ve bu tür protestolar da işin içinde önemli miktarda para olmadığı zaman yapılır.

Hindistan’da olup biten ise bu Müslümanların dikkatini çekmedi.

Bu ülkede yeni vatandaşlık yasası gündemdedir. Buna göre komşu ülkeler Pakistan, Bangladeş ve Afganistan’dan kaçak olarak ülkeye girenlerin vatandaş olmaları kolaylaştırılacaktır. Tek şartla; Müslüman olmamaları gerekiyor.

Hindistan’da bu yasaya karşı değişik bölgelerde gösteriler yapılıyor ve Almanya gazetelerinden öğrendiğim kadarıyla şimdiye kadar 150 kişi hayatını kaybetmiş.

Hindistan dünyanın ikinci kalabalık ülkesidir, nüfusu 1,1 milyardır. Çoğunluğun dini Hindudur ama Müslümanlar da vardır. Bu iki kesim arasında sıkça çatışma çıkar. Müslümanların haklarının kısıtlanması bu ülkede yeni bir uygulama değildir. Anayasa laiktir ama –bizde de laiktir- yazılana değil uygulamaya bakacaksınız.

Hindistan alt emperyalizm kavramının Türkiye’den daha fazla somutlaştığı bir ülkedir. Güvenlik Konseyi’ne sürekli yeni üye alımının tartışıldığı bugünlerde en fazla adı geçen ülkeler Almanya, Hindistan ve Brezilya’dır; ardından Güney Afrika ve Türkiye gelmektedir. Bu ülkeler arasında Türkiye kadar saldırgan olanı bulunmadığı için daimi üyelik geriye kalacak gibi görünüyor. Düşünün ki, Brezilya kendi savaş uçağını yapıyor ve ordu Brezilya’nın çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesiyle ülkedeki ABD üssünün kapatılmasını istiyor. Brezilya 1970’li yıllardan beri alt emperyalizmin klasik örneklerinden bir tanesidir. Güney Amerika’nın en büyük ülkesi olan Brezilya özellikle ekonomik olarak bölgede etkindir. Türkiye ise geç kalmışlığın tipik göstergesi olarak özellikle saldırgandır.

Hindistan önemli bir ülke olmakla birlikte bu konuda bizde az kaynak bulunuyor,  başka dillerde ise geniş olarak var. Bilgisayar sanayisinde güçlü, dünya ticaretinin önemli bölümünün geçtiği Hint Okyanusu’na hakim konumda ve ek olarak da nükleer bir güçtür. Türkiye de nükleer silah yapmak için yollar arıyor… Gerçi nükleer silah sahibi olmak ancak bölgedeki havanızı artırır, uzakta olan ülkeler için anlam taşımaz. Önemli olan nükleer silah sahibi olmak değil, bunu mümkün olduğu kadar hızlı uzaktaki hedefe gönderebilecek füzelere sahip olmaktır. Rakibin füzesavar sistemi sizin füzeyi havada yakalayıp imha edebiliyorsa, nükleer silaha sahip olmak pek de anlam taşımaz. Bu nedenle İran’ın muhtemel nükleer silah üretiminden çok uzun menzilli ve hızlı füzelere sahip olması özellikle ABD ve İsrail’in canını sıkar.

Pakistan da nükleer güçtür ama bu kimseyi rahatsız etmez çünkü asıl amaç Hindistan’dan zayıf olmadığını göstermektir.

Hindistan renkli bir etnik bileşime sahiptir, sayısını bilmiyorum ama birkaç yüz yerel dil vardır, ortak anlaşma dili ise İngilizcedir. Bu ülkede yoksulluk o derecededir ki, Türkiye “sosyal refah devleti” sayılır.

Hindistan’da nüfusun büyük bölümü halen köylerde yaşamaktadır.

Bir ülkede büyük gelir eşitsizliğinin bulunması, bitmeyen etnik çatışmalar ve nüfusun çoğunluğunun köylerde yaşaması, o ülkenin önemli bir güç olması gerçeğini değiştirmiyor.

 

Bu yılın son yazısında bütün okurların yeni yılını kutlarım.