Hata çıkarılınca geriye ne kadar doğru kalır? Yazdır
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 31 Mart 2021 17:53


İster devrimci örgütlerin geçmişine isterse de reel sosyalizmin tarihine yönelik olsun hataların ortaya çıkarılması, eleştirilerinin yapılması ve böylece düzeltilmeleri isteniyor. Bu anlayışı özellikle reel sosyalizmin tarihiyle ilgili olarak değişik örneklerde görebiliriz. Sanılıyor ki, geçmişe dönebilmek mümkün olsaydı ve bu hatalar yapılmasaydı, zafer kazanılmış olacaktı…

Özellikle Marksistler tarihle lego oyununu karıştırıyorlar. Lego oyununda çok sayıda parça birleştirilerek belirli bir şekil oluşturulmaya çalışılır. Bir ya da birkaç parça yanlış yere takıldığı zaman ileriye gidilemez, bu nedenle yanlış takılan sökülüp doğrusu yapılır.

Tarih konusunda durum daha karışıktır.

Sanılmaktadır ki, hatalar düzeltilince doğrular olduğu gibi kalacaktır. Hata silinince, doğrunun da bir bölümü –bazen de tamamı- silinecektir. Hatayı sildiğiniz ya da düzelttiğinizde doğru da eskisi gibi kalmaz. Her örneğe göre farklı oranlarda olmak üzere doğru da bir oranda ortadan kalkar, bazen tümüyle yok olur.

Açıklayıcı örnek Rosa Luxemburg’un Ekim devrimi eleştirisidir.

Luxemburg 1917 Ekim Devrimi adıyla BDS Yayınları’nda çıkan ince kitabının bir bölümünde Bolşeviklerin devrimden önceki toprak programlarından vazgeçerek devrimci sosyalistlerin programını kabul etmelerini yanlış buluyor. Köylü büyük toprak sahiplerinin mülkiyetini kendi arasında paylaşarak küçük toprak mülkiyeti sahibi olmuştur. Buradan hareketle toprağın birleştirilmesi, büyük birimlerde toplanması özellikle zorlaşmıştır.

“Toprağın ve bunun sonucu olarak da Rusya’daki genel üretimin gelecekteki sosyalizasyonu sorunu, şehir proletaryası ile köylü kitlesi arasında bir kavga sorununa dönüşmüştür:”

Luxemburg’un bu saptaması doğrudur ve gerçekten de böyle olacak, köylü küçük mülkiyetini bırakmamak için tarımdaki kolektifleştirmeye karşı güçlü olarak direnecektir.

Luxemburg’a göre Bolşevikler sosyal devrimcilerin tarım programını kabul ederek hata yapmışlardır.

Luxemburg Ekim 1917 devriminin sosyal devrimcilerin bölünmesiyle, sol ve sağ kanatlarının ayrışmasıyla mümkün olduğunu ve Lenin’in de bunu yapabilmek için onların toprak programını aynen kabul ettiğini düşünmüyor.

Bolşeviklerin köylülük içindeki çalışması yok gibiydi, bu geniş alanın hakimi sağ ve Bolşeviklere yakın sol kanadı olan sosyal devrimcilerdi. Bu büyük örgütün bölünmesiyle Ekim devrimi mümkün duruma gelebildi.

Bolşevikler Luxemburg’un hata olarak gördüğü tutuma girmeyerek kendi toprak programlarından vazgeçmeselerdi, Ekim devriminin gerçekleşme ihtimali neredeyse ortadan kalkardı.

Bir hatayı (başka bir örgütün toprak programının kabul edilmesi) kaldırıyorsunuz, bu sefer de geriye doğru kalmıyor; devrim gündemden çıkıyor.

O zamanın koşulları düşünüldüğünde Luxemburg’un böyle düşünmesi normaldir denilebilir. Ekim devrimi hakkında ayrıntılı bilgisi yoktu. O dönem telefon bile bulunmadığını, bilginin gazetelerden alındığını hatırlamak gerekir.

Sosyalist mücadelede hiçbir örgüt bilerek hata yapmaz ama bu mücadelede hatalar ve bazen da ağır hatalar kaçınılmazdır. Belirli bir politika hayata geçirilirken doğruların yanında yanlışlar da yapılır.

Bu yanlışların konuşulması, bunlardan öğrenilmesi gerektiği açıktır ama geçmişe yönelik olarak bu yanlışlar yapılmamış olsaydı eğer, doğruların olduğu gibi kalacağını düşünmemek gerekir. Yanlış ve doğru iç içedir; ilkini sildiğinizde ikincisini olduğu gibi bırakamazsınız.

Bu nedenle geçmişin hatalarını ortaya çıkarmak, üzerlerinde konuşmak gereklidir ama buradan hareketle “şunlar yapılmasaydı sonuç çok iyi olurdu” denilemez. Şunlar ya da hatalar yapılmasaydı, ötekiler ya da doğrular olduğu gibi kalamazdı.

 

Çok sayıda sosyalist gibi Luxemburg da Lenin’in esas olarak teorik yönünü görürken, güçlü taktisyen yönünü değerlendiremiyor.