Önlemler gevşerken... Yazdır
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 25 Nisan 2020 15:04


Büyük nüfuslu ülkeler arasında (86 milyon) korona virüsüne karşı en başarılı ülke olarak kabul edilen Almanya’da önümüzdeki Pazartesi gününden itibaren önlemler gevşemeye başlıyor. Aslında bütün eyaletlerde aynı olmamakla birlikte gevşeme bu hafta başlamıştı, haftaya ve sonrakinde okulların ve üniversitelerin açılması, Mayısın ilk haftasında berberlerin ve lokallerin açılmasıyla gevşeme sürecek. Bu arada kiliseler ve camiler için de belirli önlemler eşliğinde ibadete izin verilmesi konuşuluyor.

Önlemlerin kademeli olarak gevşetilmesini kimisi erken buluyor kimisi bulmuyor ki olabilir tabii…

Almanya ekonomisi ihracata dayanan bir ülkedir ve yakın zamana kadar dünya ihracat şampiyonuydu, sonra yerini Çin’e kaptırdı. Çin’in nüfusu 1,6 Milyar olduğuna göre bu gelişmeyi olağan karşılamak gerekiyor. Üretimin sadece mal değil hizmet alanında da sürmesi gerekiyor.

Komşu ülkeler de kademeli olarak açılıyorlar: Avusturya (daha önce başladı), İsviçre, Danimarka gibi… Avrupa’nın büyük ülkelerinden Fransa’da durum halen kötü… Hollanda’da da önlemler gevşemeye başladı bildiğim kadarıyla…

Hollanda’da olan ve basına yansıyan bir olayı aktararak Türkiye ile burası arasındaki kafa yapısı farkını anlatmaya çalışayım.

Hollanda’nın kuzeyinde adını hatırlamadığım bir kent var ve burada çok sayıda Türkiyeli yaşıyor. Bu insanlar Hollanda’da virüse karşı alınan önlemlere genellikle uymazlarmış, nedeni ise Türkçe televizyonlar izledikleri için yaşadıkları ülkede ne olduğuna uzakmışlar. Ne zaman ki Türkiye’de de önlemler alınmaya başlanmış, durumun ciddiyetini anlamışlar.

Almanya’da virüse karşı herkesin uyması zorunlu olan önlemler ilk günlerde Almancanın yanı sıra değişik dillerde de yayınlanmıştı. Sonraki günlerde bu kadar üzerinde durmadılar. Bir ülkede yaşıyor isen, resmi dili bilmek zorundasın ya da bilen birinden yapılan açıklamaları öğrenmek zorundasın. Dil bilmek de haber bültenlerinde ne söylendiğini anlayabilmekle sınırlıdır; kitap okumak ve yazmak beklenmiyor.

Bazı ülkelerde iki bazılarında üç resmi dil vardır, bunlardan birisini anlamak yeterlidir.

Bilmiyorsanız ve başkasından da öğrenmiyorsanız oluşabilecek ters bir durumun sorumluluğunu da taşırsınız.

Türkiye insanında zayıf olan bireysel sorumluluk bu ülkelerde önemlidir. Almanya’da önümüzdeki haftadan başlayarak toplu taşıma araçlarında ve alışverişte maske takmak mecburiyetinin ve zaten geçerli olan birbirine 1,5 metreden yaklaşmamak kuralının yüzde yüz olmasa bile hayata geçmesinde bu bireysel sorumluluğa güvenilmektedir. Ülkede şimdiye kadar küçük bazı yerler dışında sokağa çıkma yasağı uygulanmadı. Buna rağmen virüse karşı mücadelede ülke oldukça başarılı sayılıyor.

Anaokulları dışında okullar açılmaya başlıyor, sınavlar da yapılacak. Almanya eğitimi ihmal edemez, en başta kapitalizm bunu istiyor. Anaokullarında çocuklar küçük oldukları için önlemlerin bunlara anlatılmasının zor olacağı düşüncesiyle bunların açılması daha sonra gerçekleşecek.

Lise düzeyinde ve üniversitelerde mutlaka belirli önlemler alınacaktır, bu haftadan itibaren çalışan fabrikalarda olduğu gibi… Bazı yerlerde ise üretim hiç durmadı ama burada çalışanların virüse fazlasıyla yakalanması gibi bir durum da olmadı. Gerçi huyumuzdur; kurbağanın gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sandığı gibi her ülkenin de bizdekine benzer durumda olduğunu düşünürüz, ama böyle değildir.

Mart ayı başlarında belirttiğim gibi korona krizi en fazla Almanya’ya yarayacak…

Ekonomide büyük gerileme olmakla birlikte yine de durum diğer ülkelere göre iyi hatta oldukça iyi. Fransa’nın Avrupa Birliği içinde Almanya’ya rakip olması artık kapanmış bir sayfadır. Almanya kademeli olarak İtalya ve İspanya’da çok sayıda banka ve işletmeyi satın alacak.

Merkezi hükümet eyalet hükümetleriyle birlikte krizi iyi yönetti, iyi bir ekip çalışması yaptılar, eksiksiz olmasalar bile önemli hatalar yapmadılar. İnsanımız ekip çalışmasına yabancı olduğu için krizi bir kadının (Merkel) yönettiğini sanıyor. Merkel’in yetenekleri herkes tarafından kabul ediliyor ama Merkel sonuçta ekibin sözcüsüdür. Merkel kadar hatta daha önemli olarak arkasındaki ekibe bakmak gerekir.

Önlemlerin gevşetilmesi virüsün yayılma hızını artırır mı; tahmin edilmiyor ama tersi çıkarsa durum yeniden değerlendirilecektir. Almanya’da bir kişinin başkasına virüs bulaştırma sayısı 0,7-0,9 arasındaydı, burada önemli olan 1’i geçmemesidir.

 

Geçtiğimiz haftalarda özellikle değişik Türk lokallerine polis baskın yaptı, çok sayıda kişi bir aradaydı ve anlaşıldığı kadarıyla kumar da oynanıyordu. Para cezası ödediler. Daha sonra durum normalleşti, tersi örnekler bulunmasına karşın insanlar büyük oranda kurallara uydular. Zaten geniş bir kitle kurallara uymazsa şu veya bu önlemin sonuç vermesi mümkün değildir.