Şuanda 35 konuk çevrimiçi
BugünBugün800
DünDün1181
Bu haftaBu hafta4478
Bu ayBu ay38215
ToplamToplam10154770
Bazı hayatları merak etmek... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 27 Ağustos 2022 21:52


Tarihteki bazı insanların hayatlarını merak ederim. Bunlar fırtınalı hayatlardır, iniş ve çıkışları çoktur. Sık olarak düşmüşler ama çıkmasını bilmişlerdir. Bazılarında –Hannibal gibi- sonuç yenilgidir ama yaptıklarıyla tarihe geçmişlerdir.

Birkaç isim sıralarsam…

Bir tanesi Tito’dur.

Hayatını okudum. Bu hayat kişideki yeteneklerin yanı sıra rastlantıların da önemini gösteriyor. Tito, SSCB’de bulunduğu sırada NKWD tarafından ortadan kaldırılmaktan Dimitrov’un desteği sayesinde kurtulacaktır. Kendisinden kuşkulanılmasının nedeni Alman eşidir. Kadın ihtiyatsız davranmaktadır ve Sovyet polisi de muhtemel Alman casuslarına karşı alarm halindedir. Kadın ortadan kaybedilir. NKWD’nin yargı kararı olmadan infaz yetkisi vardır.

Nazi Almanya’sı gittikçe yayılmaktadır. Avusturya ve Çekoslovakya’da görüldüğü gibi her işgal ettiği ülkede burada yaşayan Alman kökenliler tarafından coşkuyla karşılanmaktadır. SSCB’de de Çariçe Katherina zamanında gelmiş Alman asıllılar yaşamaktadır. NKWD’ye göre SSCB’ye sızmanın en iyi yolu Almanya Komünist Partisi üyesi olmaktır. Öyle ya, faşist birisinin sızması mümkün değildir ve bu nedenle de SSCB’de yaşayan AKP üyeleri özellikle gözetim altındadır. Aşırı kuşkuculuk ve suçsuz insanların infazı var ama dönem böyledir. Nazi saldırısının yaklaştığı görülmektedir ve SSCB de olabildiğince önlem almaya çalışmaktadır.

Yugoslavya, Tito’dan önce de vardı ama bu ülkeyi Nazilerden kurtaran ve yıllarca sosyalist bir ülke olarak yaşamasını sağlayan önde gelen isim Tito’dur. Tito aynı zamanda Stalin’e ilk tavır alan kişidir.

Öğrendiğim bir başka hayat Büyük İskender olarak da bilinen Makedonyalı İskender’dir. Öyle bir hayat ki, okurken insan yoruluyor. Makedonya’dan kalkıp, önce zamanın Helen dünyasında egemenliği sağlayıp, ardından Anadolu’ya geçip Persleri yenmek, bu imparatorluğa son vermek, ardından Hindistan’a yürüyüş…

İskender’in amacı “bilinen dünyanın sonuna kadar gitmek” ama Hindistan’a ulaşıldığında, ilk savaşı da kazanmalarına rağmen ordusu artık ilerlemek istemiyor ve geri dönmek zorunda kalıyor.

Danışmanı Aristoteles ve yaptıklarından da belli oluyor.

Mesela Pers devletinin önde gelen kadrolarını kendi kadrolarıyla bütünleştiriyor.

Helen dünyasını zamanına göre küreselleştiriyor. İskenderiye kenti onun tarafından kurulmuştur.

Benzer bir ittifak anlayışını 1967 savaşından sonra Moşe Dayan savunacaktır. İsrail; Suriye, Mısır ve Ürdün ordularını perişan edip geniş bir alanı işgal etmiştir.

“İsrail bu kadar geniş bir alanı denetleyemez, anlaşmamız gerek” anlayışının ardından bir süre sonra bölgenin güçlü ülkesi Mısır ile anlaşma gelecektir.

Che Guevara’nın hayatıyla ilgili öğrenebileceğim şey kalmadı diyebilirim.

Gelelim öğrenmek istediklerime…

İlki Deng Xiaoping’dir. Çin’in küresel bir güç durumuna gelmesinin mimarı odur. Elimde konuyla ilgili 850 sayfalık İngilizce bir kitap var: Deng Xiaoping ve Çin’in Dönüşümü…

Büyük yürüyüşten beri Çin Komünist Partisi içinde, Kültür Devrimi’nde Kızıl Muhafızların hedeflerinden birisi; sürekli düşüyor ama sürekli de çıkabiliyor. Böyle bir hayat ve sonunda modern Çin tarihinin Mao’dan sonraki ismi durumuna geliyor.

Bir başka hayatını öğrenmek istediğim isim, Werner Heisenberg. Belirsizlik ilkesiyle o güne kadar bilinen doğa bilimini ve fiziksel dünya anlayışını altüst eden kişi. İlgili kitapları buldum ama sıra ne zaman gelir, bilemiyorum.

Bir başkası, Thomas Kuhn. Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitabıyla bilim tarihinde yepyeni bir değerlendirmeye yol açan kişidir.

Şimdilik bu üç kişi yeter ve öğrenilmeleri de zaman da alır…