Şuanda 269 konuk çevrimiçi
BugünBugün552
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6524
Bu ayBu ay40261
ToplamToplam10156816
Reel sosyalizm; mecburen devam etmem gerekiyor PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 14 Haziran 2021 15:51


Reel sosyalist ülkeler tarihinin incelenmesi ve her özelle birlikte genelin de ele alınması, özeldeki genelin bulunması ve buradan sonuçlara varılması…

Sadece genel özellikleri sıralamak yetmez, bu özellikler bütün sosyalist ülkelerde benzerdir, her özelde o genelin ortaya çıkış özelliklerinin de incelenmesi gerekir. Bu bağlamda her reel sosyalist ülke hem özeldir, kendine has özellikler taşır ve hem de geneli değişik şekillerde içinde yansıtır.

Örneklemek gerekirse:

Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde komünist partisinden çıkmış burjuvazi yoktur çünkü bu ülke Federal Almanya’ya katılmıştır. Başka sosyalist ülkelerden farklı olarak sosyalizm öncesinde ve sonrasında bu ülke yoktur.

Polonya ile Macaristan’da sosyalizmden kapitalizme geçişi incelediğinizde önemli bir özellik ortaktır: burjuvazi komünist partilerinin üst kademelerinden ve bunların çevresinden çıkmıştır. Polonya’nın özgün özelliği, sosyalizmden kapitalizme geçişte liman işçilerinin militan mücadelesidir. Yanlış anlaşılmasın; bu mücadele kapitalizm yönündedir.

Orta Avrupa ülkelerinde (Macaristan, Çekoslovakya, Polonya) sosyalizmden kapitalizme geçişte nomenklaturanın politik kesimi önemli fire verirken (genellikle emekli yapılırlar), benzer durum SSCB’de yoktur. İlk örnekte kapitalizme geçişten en fazla nomenklaturanın ekonomik işlerden sorumlu kesimi kazançlı çıkarken, ikinci örnekte bütün kesimler kazançlı çıkmıştır.

Keza kapitalizme geçişte nomenklaturanın ayrışması ve Romanya’da olduğu gibi silahlı iç çatışması her ülkede farklılık gösterir.

Bunları üç kitapta ve çok sayıda yazıda incelemeye çalıştım.

1989 Berlin Duvarı ile Sosyalizmden Kapitalizme Geçiş – Bulgaristan ve Romanya Örnekleri kitapları internette bulunabilir: www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com

Daha genel bir inceleme, 1960’lı yıllarda sosyalist ülkelerdeki “böyle devam edemeyiz” tartışması ise Che Guevara Kısa Uzun Bir Hayat kitabında yer almaktadır. Bu kitabın daha önce yazılmış kısa bir versiyonu yukarda verdiğim linkte bulunmaktadır. (Keza www.tdas1.blogspot.com a da bakabilirsiniz)

Keza reel sosyalizm ile ilgili yazıları www.enginerkineryazilar.wordpress.com adresinde bulabilirsiniz. Özellikle S harfine bakınız. Başka yazılar da vardır ama aramanız gerekiyor. Burada 1000’in üzerinde sitede yayınlananlar arasından seçilmiş yazı vardır.

Önceki bir yazıda belirtmiştim; bu konudan içimi sıkıntı bastı. Bastı ama başlanan işi de bitirmek gerekiyor. Birkaç ülke eksik kaldı.

Bir tanesi SSCB’dir. 74 yıllık tarihin incelenmesi gerekli değildir çünkü tarihi incelenen diğer ülkeler (DAC, Bulgaristan ve Romanya) büyük oranda bu ülkenin çizgisinde yürümüşlerdir. Romanya biraz ayrı çizgi izlemiş olsa da hızlı sanayileşme, üretici güçlerin gelişmesinde kapitalist ülkelere yetişmek ve geçmek genel çizgisi aynıdır.

Bu durumda SSCB’nin son 15-20 yılının incelenmesi yeterlidir. En azından şimdilik görüşüm böyledir.

İkinci eksik Çin’dir. Mao’nun ölümüne kadar eksikleriyle birlikte genel olarak biliniyor ama sonra ne oldu, pek bilinmez. Sürekli belirttiğim gibi genel belirlemelerle bir yere varılmaz, sürecin somut incelenmesi gerekir.

Üçüncü eksik Arnavutluk’tur. Bu ülke sosyalizmiyle ilgili Türkçede bir şey yoktur denilebilir. Enver Hocacılara göre muhteşem olan bu sosyalizm büyük hızla çökecek ve Enver Hoca’nın mozalesi de kaldırılacaktır. Bulgaristan’da da Dimitrov’unki kaldırıldı.

Son eksik, Polonya’dır denilebilir. İşçi sınıfının kapitalizm yönündeki militan mücadelesi bu ülkede özellikle belirgindir.

Che Guevara Kısa Uzun Bir Hayat kitabında Küba sosyalizminin tarihini ve bu ülkede komünist partisinden neden burjuvazi çıkmadığını incelemiştim.

İnsan başladığı işi bitirmelidir diye inanırım.

Ne yapalım, bitireceğiz.

Bu yıl içinde SSCB’nin çözülme özellikleri ile Arnavutluk tarihi biter sanırım.

İlkinde konu epeyce büyük, ikincisi daha kolay…

İkincisinde bu tarihin bizi ilgilendiren özel bir yönü daha bulunuyor ve bunu nasıl çözebileceğimi şimdilik bilmiyorum.

Arnavutluk nüfusu 2,8 milyondur. Arnavutluk Emek Partisi’nin üye sayısı eminim ki Halkın Kurtuluşu’nun kitlesinden azdı.

AEP başka hiçbir ülkede sosyalist örgütler üzerinde bu kadar etkili olamadı. Çin Komünist Partisi olabildi ama AEP çok sayıda ülkede marjinal sayıda yandaşa sahip oldu.

 

Ne oldu da bizde böyle oldu; bazı çözümlemelerim bulunmakla birlikte eskiden HK’nin sorumlu durumdaki bazı kişileriyle konuşmam gerekecek…