Şuanda 103 konuk çevrimiçi
BugünBugün1646
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7618
Bu ayBu ay41355
ToplamToplam10157910
Filistin: periyodik tekrar PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 11 Mayıs 2021 08:10


Yıllardan beri yaşanan yeniden tekrarlanıyor: İsrail bombalıyor, polis şiddeti uyguluyor, ölenler ve yaralananlar oluyor. Türkiye her zamanki gibi şiddetle protesto ediyor. İsrail elçiliği önünde gösteri yapılıyor. Başka ülkelerden de kınamalar geliyor. İsrail her zaman olduğu gibi aldırmıyor.

İnsanlar İsrail konusunda kendilerini kandırmayı sürdürüyorlar.

Neymiş, İsrail’i ABD destekliyormuş…

Bu anlayış İsrail’in askeri gücünü küçümsemenin yanı sıra, rakiplerinin, özellikle bölünmüş Arap dünyası ve İran’ın askeri yetersizliğini göz ardı ediyor.

SSCB yıllarca Mısır ve Suriye başta olmak üzere Arap ülkelerini askeri olarak destekledi, ABD’de bulunanlardan geride kalmayan modern silahları verdi de İsrail’e karşı bir şey mi yapabildiler?

1967’deki 6 Gün Savaşı’ndan beri küçük bazı başarılar dışında bozgun üzerine bozgun yaşadılar.

Devrimcilerin bir bölümü de sosyal medya üzerinden İsrail’i protesto ediyor ve sanıyorlar ki bir şey olacaktır.

Bu arada cahillik de diz boyu!

Deniz Gezmiş’in Filistin kimliğinden hareketle Deniz’in Filistin’de İsrail’e karşı savaştığı iddia ediliyor.

Gerçekle ilgisi yoktur.

Deniz Gezmiş ve o yılların devrimcileri Filistin’e askeri eğitim görmek için gittiler, savaşmak için değil. Eğitim aldılar ve geri döndüler.

İtalya’dan Kızıl Tugaylar, Almanya’dan Kızıl Ordu Fraksiyonu üyelerinin bir bölümü de Filistin’de askeri eğitim aldı.

Hayatımda Filistin’e gitmedim ama benim de Filistin kimliğim vardı.

Bu kimlik o bölgede kimlik yerine geçer. TC kimliğiniz hala duruyorsa eğer, onu kullanamazsınız.

1981’de dört ay kaldığım Suriye’de bu kimliğim vardı. Benim gibi herkeste vardı.

Önemli bölümü de sahteydi, yapılması o kadar kolaydı ki…

Filistin hareketi yıllardan beri bölündü. İlk olarak güçlü Filistin Kurtuluş Örgütü’ne karşı Gazze’de İsrail’in de desteğiyle Hamas oluştu ve güçlendi. SSCB’nin dağılmasının ardından FKÖ de etkisini kaybetti. İsrail ile uzlaşmak zorunda kaldılar.

İsrail ve onunla çoktan anlaşmış olan Mısır arasında kalan Hamas ise İsrail’e karşı eylemler yapmaya başladı ama bugüne kadar etkisiz kaldı.

İsrail rakiplerinin önemli kişilerini satın alarak büyük bilgilere ulaştı ve bunları kullanacaktı.

Mesela Hafız Esat’ın ölümcül hasta olduğunu ilk İsrail açıkladı. Kanıt olarak da adamın kan tahlili raporunu açıklayacaktı. Çok iyi korunan bir devlet başkanının kan tahlili raporunu buluyor İsrail…

Bunun gibi çok sayıda örnek var.

Son olarak İran’ın atom programını yürüten fizikçi korumalarıyla birlikte öldürüldü.

Açıklandığına göre böyle bir eylemi yapabilmek için 15-20 kişi gereklidir ve hiç birisi yakalanmadı.

Şam’dan Bağdat’a uçakla gelen Kasım Süleymani birlikte olduğu başka bir komutan ve korumalarıyla birlikte Bağdat’ta füze saldırısıyla öldürülür.

Süleymani bu işleri bilen birisi olarak cep telefonunu sürekli değiştirmekteydi.

İsrail son cep telefonu numarasına ulaşıyor. Bunu ABD istihbaratına veriyor, yeri tespit edilebiliyor ve gerisi kolaydır.

Benzer yöntemi yıllar önce Rusya tarafından Çeçenlerin önemli bir komutanını öldürmek için kullanmıştı. Adam sürekli yer altında, bulunamıyor. Cep telefonu numarasını buluyorlar ve havada bir savaş uçağı sürekli dolaşıyor. Kişi telefon etmek için kısa süreli sığınaktan çıkıyor ve füze geliyor.

Yine aynı yöntemi İsrail “Filistin bombacısı” olarak bilinen bir kişiyi öldürmekte kullanmıştı. Adam sürekli yer değiştiriyor ve cep telefonlarını izlemek de bu günkü kadar gelişmiş değildi. Telefonu bozulunca tamire veriyor. İsrail tamirciyi buluyor, telefona patlayıcı yerleştiriyorlar ve adam telefon ederken patlıyor.

Karşı tarafta satın alınmaya hazır bu kadar çok kişi bulununca İsrail de başarılı oluyor.

İstihbarat yoksa askeri gücün etkisi önemli oranda azalır.

Filistinliler diğer Araplar gibi Kürtlere karşıdır. Ortadoğu’da bir Kürt devleti kurulmasını savunan tek ülke İsrail’dir. Gerekçesi de Arapların daha fazla bölünmesidir.

Yeterince bölünmüştür aslında…

Saddam’ı Enfal katliamından sonra Bağdat’a giderek kutlayan kimdi dersiniz? Yaser Arafat…

İsrail’in Ortadoğu’daki etkinliği ABD desteğinin çok ilerisindedir.

Türkiye’nin savaş uçaklarının modernleştirilerek gece de operasyon yapabilecek duruma getirilmesi 1995 yılında İsrail ile yapılan anlaşmayla sağlandı. (Bkz. Alt Emperyalizm ve Türkiye, bu kitap www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com da bulunabilir)

Türkiye’nin kullandığı ilk insansız hava aracı Heron da İsrail yapısıydı, sonra kendisi üretmeye başladı.

Sonuçta saldırılar periyodik olarak tekrarlanıyor ve protesto ediliyor!

Yakında Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması konusunun yeniden gündem yapılacağını sanıyorum. Kısa zamanda artan sayıda ülke tarafından tanınacağına da eminim.

Türkiye yine protesto edecektir, varsın etsin!

İsrail-Yunanistan-Mısır arasında Doğu Akdeniz’de ortak askeri tatbikat yapıldığını, bu alanda ortak doğal gaz arama faaliyetine girişildiğini sanırım biliyorsunuzdur.

İsrail ile Yunanistan’ın yıllardan beri iyi ilişkisi vardır.

İsrail hava sahası dar olduğu için İsrail savaş uçakları yıllarca Konya ovasında eğitim uçuşu yaptılar.

İsrail ile ilişki bozulunca (bozulan politik ilişkilerdir, ekonomik ilişkiler sürüyor) İsrail Yunanistan ile anlaştı. Eğitim uçuşları İsrail ile Girit arasındaki hava sahasında yapılıyor.

İsrail-Girit arası da yaklaşık olarak İsrail-İran uzaklığı kadardır.

İsrail’in bölgedeki faaliyeti ve gücünü hala esas olarak ABD desteğine bağlıyorsanız, siz olup bitenden bir şey anlamıyorsunuz demektir.