Şuanda 21 konuk çevrimiçi
BugünBugün415
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6387
Bu ayBu ay40124
ToplamToplam10156679
Biraz da kendine bakmak gerek... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 17 Nisan 2021 17:27


Dünyada kendimizle ilgili gelişmelerin açıklanmasında sürekli olarak başkalarına suç bulmak kolay açıklama yoludur. Genel kural, sorumluluğun emperyalizme yüklenmesidir. Emperyalizmin mutlaka sorumluluğu vardır da bunu söyleyenin yok mudur?

Nihayet ve nihayet İranlı bir yetkili ülkenin nükleer program belgelerinin çalındığını kabul etti. “Ciddi güvenlik açıklarımız var” diye de ekledi.

Eskiden olsaydı, “İsrail siyonizminin İran’a yeni bir saldırısı” değerlendirmesi yapılırdı.

Tamam, bu da var ama önemli belgelerini koruyamayacak durumda olmak İsrail’in suçu mudur?

Daha önce anlatmıştım, tekrarlayayım…

1980’li yılların başlarında İsrail uçakları Suriye’ye operasyon yapıp bazı yerleri bombalıyorlar. Suriye’de Sovyet hava savunma sistemi bulunuyor, etkili bir sistem ama uçaklar gelip, bombalamayı yapıp, gidiyorlar.

Bunun üzerine Sovyet hava savunma sistemlerinin yetersizliği değerlendirmesi yapılmış, daha sonra gerçek ortaya çıkmıştı.

İsrail ilgili kişiyi satın alıp hava savunma sisteminin şifresini elde ediyor ve gerekli sinyali gönderip onları kilitliyor.

Daha sonra yine İsrail, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’ın ölümcül hasta olduğunu açıklamış, gerekçe olarak da onun idrar tahlili raporunu göstermişti. İsrail doktoru satın almış, olay patlamadan önce de ülkeyi terk etmesini sağlamış, ardından açıklama yapmıştı.

Burada sorumlu herhalde İsrail değildi.

Yıl 1989, henüz yaşamakta olan ama giderek ağırlaşan sorunlarla karşılaşan SSCB’de madenciler grevi başlıyor ve hızla yayılıyor. Madencilerin istekleri arasında “yeterli sabun” da bulunmaktadır.

Nükleer silahlara sahip olan, uzaya sürekli kozmonot gönderen SSCB’de madenci yıkanacak yeterli sabun bulamıyorsa, bunun açıklaması beceriksizlikten başka şey değildir.

Yakın zamanda benzer örnek Küba’da yaşandı. Korona’ya karşı kendi aşısını ürettiğini açıklayan Küba’da yeterli enjektör bulunmuyormuş. Olacak şey değil ama böyle…

Yıllardan beri süren ABD ambargosu var ve Küba sürekli olarak değişik kısıtlamalarla karşı karşıyadır ama Kübalı bir yetkilinin –adını hatırlamıyorum- daha önce açıkladığı gibi; “her sorunu ambargoya bağlamak doğru değildir, bizim de yetersizliklerimiz bulunmaktadır”.

Pandemi başlayalı bir yıldan fazla oldu. Aşıyı hazırlayanların bunun yapılabilmesi için enjektörün gerekli olduğunu düşünmeleri ve bunu bulmak için değişik ülkelerle ilişkiye geçmeleri gerekirdi.

Çin gibi ABD ambargosunu dikkate almayacak ülkeler de vardır ve ek olarak enjektör karmaşık bir alet değildir.

Sadece tepki göstermekle olmuyor, “bu kısıtlamayı nasıl atlatabiliriz?” diye önceden düşünmek gerekiyor. Hepsi atlatılamayabilir ama bazıları için mutlaka yol vardır. Burada önemli olan, sorumluluğu başkasına yüklemekle yetinmemek, kendi durumunu da düşünmektir.

Elinizden geleni yaparsanız ama ambargoyu aşamazsınız, bu durumda söylenebilecek şey bulunmuyor. Ama her durumda böyle olduğunu savunmak da mümkün değildir.

Che gibi subjektif faktörün neredeyse objektif koşullar kadar önemli ve dönüştürücü olduğunu savunan birisinin ulusal kahraman olduğu bir ülkede böyle hata yapılmaması gerekirdi.