Dün bir panel için Hamburg’daydım. Heinrich Böll Vakfı’nın bir dönem Türkiye yöneticiliğini yapan Ulrike Dufner ile birlikte genel olarak mülteciler, göçmenler ve uyum konularını konuştuk. Dufner Türkiye’de 15 yıl kalıyor, Suriyeli mülteciler hakkında yakından bilgi sahibi, özellikle Mardin ve Antakya’ya gidiyor. Kısa süre önce de kalıcı oturma izni bulunmasına karşılık sınırdan geri çevriliyor, Türkiye’ye sokulmuyor. “Almanya’da sürgün durumundayım” diyordu gülerek…

Suriyeliler mülteci değiller ama daha uygun bir kelime bulamadığım için başlıkta bunu kullandım. Göçmen de değiller çünkü göçmen bir ülkeden ötekine gidip yerleşen insandır. Suriyeliler ise statü olarak “geçici koruma” altındalar, gelecekte ne olacaklar, belli değildir. Türkiye OECD ülkeleri dışından gelenleri mülteci kabul etmediği için mültecilik başvurusu bile yapamazlar

İkili konuşmamızda Dufner’e sordum: “bütün ülkelerde sol, mültecilerin ve göçmenlerin haklarını savunur. Türkiye’de ise tersi bir durum var. Aynısı CHP için de geçerlidir. Bunun nedeni nedir?”

Uzun bir cevap verdi.

“Suriyelileri AKP’nin kasıtlı olarak ülkeye getirdiği düşünülüyor. Sanılıyor ki Suriyeliler vasıtasıyla AKP çok sayıda yeni seçmen kazanacaktır ama bu doğru değil. Çok az Suriyeli TC vatandaşı olabildi ve bunların yarısından fazlası da 18 yaşından küçüktür yani oy kullanamazlar.

AKP’ye karşı olan, Suriyelilere de karşı oluyor.

Suriyelilerin yerleştikleri kentlerden birisi olan Antakya’da da halk Suriyelilere genellikle karşı. İletişim sorunları yok, iki taraf da Arapça konuşuyor ama oradakiler Alevi, gelenler ise Sünnidir.”

Dufner iyi Türkçe konuşuyor. Ülkeye sokulmamak kararına karşı mahkemeye başvurmuş ama bu konuda henüz gelişme yokmuş.

İyi bir paneldi, katılım fazla değildi ama ilgili insanlardı.

Interkulturelle Denkfabrik tarafından düzenlenen panel videoya alındı ve youtube’a yükleyecekler…