Şuanda 71 konuk çevrimiçi
BugünBugün1537
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7509
Bu ayBu ay41246
ToplamToplam10157801
30 Mart Kizildere ve 6 Mayis PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 12 Nisan 2009 09:16


“30 Mart Kizildere ve 6 Mayisin tarihsel, güncel anlami” baslikli panel, 11 Nisan Cumartesi günü, Frankfurt Halkevi’nde Teslim Töre ve Engin Erkiner in katilimiyla yapildi.

 Çok sayıda dinleyicinin izlediği panelde Engin Erkiner, “size bildiklerinizi anlatmayacağım” diyerek başladı. Sosyalist harekette 1960’lı yılların sonuna kadar devrimci merkezin İstanbul olduğunu, çok sayıda işçi ve öğrenciyi barındırması nedeniyle de kentin özel bir önem taşıdığını belirten Erkiner, THKP-C ve THKO’nun ise ağırlıkla Ankara kökenli olmaları üzerinde durdu.

THKO ilk eylemlerinin hepsini Ankara’da yaparken, THKP-C eylem ağırlığını İstanbul’a veriyor.  İki silahlı mücadele örgütünün de ağırlıkla Ankara’da bulunan kadrolardan oluşmasının önemli bir nedeni, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne bağlandı. THKO’nun üç kurucusu Sinan Cemgil, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan bu okuldan… Deniz Gezmiş de 1970 yazında bu üniversitedeki yurtlara geldiğinde THKO’ya katılıyor. O yıllarda ülkenin en serbest bölgesi sayılan ODTÜ’ye kır gerilla savaşı için malzeme yığılması ve geniş arazide eğiktim yapılması konusunda herhangi bir zorluk yaşanmıyor.  

Silahlı devrimci hareketin ortaya çıkışının Ankara kaynaklı olmasının bir başka nedenini ise Erkiner, bu kenttekilerin yabancı dil bilmelerine bağladı. Latin Amerika’daki gerilla hareketlerini İngilizce ve Fransızca ilgili metinleri okuyarak izleyen kişiler esas olarak Ankara’da bulunuyorlardı. (ODTÜ’lülerin İngilizce bilmelerinin yanı sıra Mahir Çayan da iyi Fransızca biliyor). 

İlk bölümdeki konuşmasının sonunda Erkiner, Kızıldere ve 6 Mayıs’ın devrimci hareketin ortak değeri haline geldiğini, bunun iyi bir gelişme olduğunu, ancak 37 yıl öncesi dönemin sürekli övülmesiyle bir yere varılamayacağını, ancak bugünün sorunlarına eğilebilen ve çözümünde adım atabilenlerin o döneme gereken değeri verebileceklerini belirtti. 

Teslim Töre, Mahir Çayan’ın 20. yüzyılın hiçbir politik liderinin yapmadığını yaparak ölümsüzleştiğini belirterek sözlerine başladı:

“Mahir Çayan, rakip bir örgütün önderlerinin hayatlarının kurtarılabilmesi için, kendisinin ve birlikte olduğu kadroların hayatlarını ortaya koymuştur, 20. yüzyılda bunun başka örneği yoktur” dedi.  

Kartal-Maltepe cezaevinden kaçıldıktan sonra Ömer Ayna’nın kendisine ilettiği “Mahir’in işbirliği teklifi”ni ilk duyduğunda şaşırdığını belirten Töre, “istedikleri silahları hemen temin edip gönderdik, eğer eylem başarılı olsaydı hepsini ülke dışına çıkaracaktık. Mahir ülkede kalmak istiyordu ve Ömer, O’nun mutlaka ikna edilmesini istiyordu. Ardından radyodan Kızıldere’de hepsinin öldürüldüklerini duyduk. Kızıldere burjuvazinin bir infaz eylemidir. Bunu daha sonra anıları yayınlanan zamanın başbakanı Nihat Erim de belirtmiştir.” dedi. 

Teslim Töre, konuşmasının geri kalan bölümünde, yönetici konumda görev aldığı TİP ile, o dönemdeki gençlik hareketi arasındaki çelişkilere değindi. TİP yöneticilerinin ısrarlı uyarılara rağmen gençlik hareketini dışlamaya devam etmelerinin, gençlik hareketinden çıkan kadroların bu partiden uzaklaşmasıyla sonuçlandığını anlattı.  1980’li yıllarda Sol Birlik döneminde konuyu Behice Boran ile yeniden tartıştıklarını da anlatan Töre, Boran’ın aradan yıllar geçtikten sonra bile TİP’in gençlik hareketiyle yakın ilişkisini doğru bulmadığını belirtti.  

Kürt ve Alevi dinamiğinin ülkenin o döneminde de büyük önem taşıdığını vurgulayan Teslim Töre, iç nüfus hareketlerinin teşvik edilmesi ve özellikle Afganistan’dan getirilen göçmenlerin politik olarak hareketli bölgelere yerleştirilmeleriyle ülkenin demografik yapısının değiştirildiğini ve bunun da bilinçli olarak yapıldığını belirtti. 

Panel ikinci bölümde sorulan sorularla geç saatlere kadar devam etti. 

Panelin bitiminde Ufuk Gergin sazıyla küçük bir dinleti sundu.

Son Güncelleme: Pazar, 12 Nisan 2009 09:20